Cinsiyetsiz Toplum Dayatmasına Dur De!
Cinsiyetsiz Toplum Dayatmasına Dur De!
İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığı anda iki cinsiyet halinde yaşamını sürdürüyordu. Bunlar erkek ve kadın cinsiyetleriydi. Nasıl erkek, nasıl kadın derseniz tam manasıyla gerçek bir erkek ve kadın olarak. Fıtratları bozulmamış olan bu erkek ve kadından insanlık türedi. Yeryüzünde nefes alan insan sayısı her geçen gün arttı. Derken bugünlere gelindi.
Bir zaman sonra kendilerini dünyanın efendileri ilan eden birkaç korkunç aile bu kocaman dünyaya masum insanları sığdıramadı. Kendilerine gelince sonsuz olan kaynaklar, diğer insanlara gelince “tükeniyor” oldu. Günlerce, aylarca, yıllarca düşündüler; nasıl olur da özel alanımızı genişletir, dünyayı ele geçirir ve insanlığın sonunu getiririz diye plan üstüne plan yaptılar.
Küçük Adımlar İlkesiyle Başlayan Büyük Plan
Psikolojide bir kavram var: küçük adımlar ilkesi. Eğer bir şeyi yapmak istiyorsan basamak basamak çıkacaksın ve yavaş yavaş alıştıracaksın. İster güzel bir davranış istersen de kötü bir edim, fark etmez; bu ilkeyi uygula ve sonucu gör, diyordu psikoloji. Tam da bunu yaptılar, dünyanın sahte efendileri. Bizi değerlerimizden, ahlakımızdan, öz benliğimizden ve nihayetinde inancımızdan küçük adımlar ilkesince parça parça kopardılar.
Önce zamanımızı çalmak için televizyonu getirdiler evlerimize. Başta kendi ahlakımıza uygun dizi film izliyoruz diye avunsak da bir süre sonra ahlakımızın zıddı her şeyi rahatlıkla izler, yorum yapar ve takdir eder hale getirildik. Sonra ellerimize akıllı telefon tutuşturdular. Yine kendi menfaatlerimiz için kullanırız diye ümitlenirken bütün özel hayatımızı seve seve ifşa ederken bulduk kendimizi.
Nihayetinde okuma yazmayı unutmuş, kültür ve sanatı rafa kaldırmış, tükenmiş bedenlerimizle dizi, film ve video izleyebilmek için bazı platformlar satın aldık ama anladık ki asıl satın alınan bizim geleceğimiz, hayallerimiz ve hayatlarımızmış.
Bir Neslin Dönüşümü
Her türlü sapkınlığı, bir hastalık değilmiş de farklılıkmış gibi gösterip bizi “görün, kabullenin” diye kandırdılar. Erkekleri kadınlığa, kadınları erkekliğe özendirmek adına film, reklam, dizi, video, sosyal medya her mecrada boy gösterip “yalnız değilsin” mesajı verdiler. Önce sahte bir hastalığa sonra da korkunç bir “tedaviye” inandırdılar. Önce kişiye farklı bir kimlik dayatıp sonra onu ameliyat masasına yatırdılar.
Hadi bu insanlar kandırıldı diyelim, peki bu ameliyatı yapan doktorlar bir an olsun o masaya kendi evlatlarını koymadılar mı? Gerçi bizde o kadar “aydın” var ki, “çocuğum dinden uzak olsun da ne olursa olsun” diyorlar gurur duyarcasına.
Asıl Hedef: Nesli İfsat Etmek
Bunların derdi yeryüzünde erkek ve kadın olan iki cinsiyetin varlığı değil! Yaratılış itibariyle üreme özelliğine sahip gerçek erkek ve kadını devre dışı bırakmak ve nesli ifsat etmektir. Şimdilerde etrafınıza bakınız; erkek görünümlü nice kadın, kadın görünümlü nice erkek göreceksiniz; hatta bazı insanların hangi cinsiyette olduğunu dahi anlayamayacaksınız.
Bunlar bizim anne babası abdestli, namazlı insanlarımızın evlatları. Zihinleri, bedenleri, hayatları Avrupa prangasına bağlı zavallı gençlerimiz. Bir gün utanarak bakacakları fotoğraf karelerini, bugün büyük bir gururla çekiyorlar.
Hak Mücadelesinden Vazgeçmeyeceğiz
Allah izin vermediği müddetçe yeryüzünde tek bir yaprak dahi kımıldayamaz! Buna inancımız tam. İnsan, ölmek için doğan ve mezarına koştuğunu ölünce anlayan; kendini yeryüzünün en güçlü varlığı sanan, fakat en aciz varlık olduğunu nihayetinde anlayan kompleks bir varlıktır. Bu varlık, ilk insan Hz. Âdem’den son insana kadar birçok tuzağa düşse de asla yok olmamıştır.
Nasıl ki Lut Peygamber (as.) “Kavmimi uyarmaktan dilimde tüy bitti, al canımı Rabbim” demediyse ve kendi karısına dahi hakkı anlatmaktan usanmadıysa, biz de anlatacak, uyaracak ve dilimizdeki son tüy bitene kadar haklı davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz.
Bizim mücadelemiz kandırılan, korkutulan genç yüreklerle değil; dünyayı emperyalizme, liberalizme, komünizme, teröre, kan, gözyaşı ve acıya mecbur bırakmak için gece gündüz plan yapan korkak bedenlerledir.
Unutmayın ki insanlar ve her canlı varlık sevgiden beslenir. Bizler sevgimizle galip geleceğiz biiznillah.
