02Nis2025

Aslını bilmeyen neslini ihya edemez

Kategori: Okuma Grubu

Okuma Grubu

Anne ve Babalar İçin Gençlerde Homoseksüelliği Önleme Rehberi – Kitabının 7. Oturumuna Dair Notlar

Anne ve Babalar İçin Gençlerde Homoseksüelliği Önleme Rehberi

Yazar

ZEHRA NUR CANPOLAT

Kitabın 7. Oturumuna Dair Notlar

Nesli Koruma Hareketi kurucularından klinik psikolog, çocuk ve aile terapisti Müjde Yahşi tarafından düzenlenen okuma akşamları, Anne ve Babalar İçin Gençlerde Homoseksüelliği Önleme Rehberi kitabını içeriyor. Kitabın yedinci oturumu 11 Temmuz 2024 Perşembe gerçekleşti. Joseph Nicolosi ve Linda Ames Nicolosi’nin yazarı olduğu eserin incelenen bölümü “Erkeksi Kız Çocuklar ve Lezbiyenler” oldu.

Programa yeni katılanlar için Müjde Hoca ilk altı bölümün kısa bir özetini geçtikten sonra yedinci oturuma şu cümleleriyle devam etti: Cinsel kimlik karmaşasının kökeninde çocuğun özdeşim nesnesini doğru konumlandıramayışı yatar. Genel manada çocuklar için gay ya da lezbiyen gibi ifadeler kullanılmamalıdır. On sekiz yaş üzeri için de bu kimlikleri konuşmak sakıncalıdır. Kız çocukları ile ilgili tespitlerin azlığı bu konudaki çalışmaların erkek çocuklarınkine kıyasla daha az olmasıdır. Bunun üzerine yine Joseph Nicolosi’nin başka bir kitabı olan Utanç ve Bağlanma Yitimi’nden hareketle bir uyarlama yoluna giden Yahşi, kız çocuklarının iki anne modeli nedeniyle cinsel karmaşa yaşadıklarını belirtti ve bu modelleri açıkladı.

Narsistik anne ve güçsüz anne olmak üzere iki çeşit modelden bahsetti. İlk model olan narsistik anne; evde baba olmasına rağmen farkında olmadan otoriter bir role bürünür. Çünkü böyle evlerdeki babalar; pasif, otorite kuramayan, kendini para kazandığı için yeterli gören, eşinin ve çocuklarının duygusal yönüyle ilgili olmayan kimselerdir. Bu tarz baba tiplerinin oluşturduğu boşluğu anne doldurur. Özellikle Türk kadınları aşırı fedakâr ve verici davranarak kendisini harap eder. Dolayısıyla yuvanın içindeki anne figürü sinirli ve öfkeli olur. Bu öfke ve yıpranmışlık neticesindeyse aile çatısı altındaki çocuklarda yoğun kaygı problemi oluşur. Babanın eksikliğini tamamlamaya çalışan anne zaman içinde eril bir kimliğe bürünür. Maalesef bu durum kız çocuğuna baskı olarak yansır ve çocuk ‘”Annem gibi olmamalıyım!” düşüncesi ile erkek cinsiyetine meyletmeye başlar.

İkinci anne modeli ise güçsüz/zayıf annedir. Narsistik kişilik yapısındaki eşi tarafından değersizleştirilen, ezilen, yetersiz görülen bu anne modeli depresiftir. Bu ailede erkek fazla ataerkil davranır ve her yükü kadına yükler. Küçümsenen ve değersizleştirilen kadın böyle bir ortama çocukları için katlanır. Annenin bu mecburiyeti ise böyle bir ailede büyüyen kız çocuğunda “Ben annem gibi olmamalıyım. Evlenirsem annem gibi olurum.” düşüncesini oluşturur. Bu güçlü serzeniş de çocuğu dişi/kadın kimliğinden uzaklaştırır.

 Açıklanan olumsuz iki anne modelinin oluştuğu aile tiplerinde temel duygu sevgisizliktir. Ne yazık ki Türk toplumu sevmeyi ve değer vermeyi tam manasıyla öğrenebilmiş değil. Oysa kadınlar sevilmek için yaratılmıştır. Sevgi onlar için hayati bir ihtiyaçtır. Nitekim Veda Hutbesi’nde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ey insanlar! Kadınların haklarını bilmelisiniz ve gözetmenizi isterim, bu nedenle Yüce Allah’tan korkmanızı dilerim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emri ile helal bildiniz. Sizin kadınlar üzerinde, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” demiştir.

Erkek yönelimli kız çocuklarının cinsiyet karmaşasının önüne geçmek için yapılması gerekenler şunlardır: Erkek çocuklarında olduğu gibi kız çocuklarında da fiziksel temas çok önemlidir. Diğer bir deyişle anne-kız teması güçlü olmalıdır. Türk hamamı, SPA merkezleri bu teması annelerin kızlarıyla sağlayabileceği mekânlardır. Buralara birlikte gidilmeli, birlikte banyo yapılmalı, hatta anne-kız birbirini keselemelidir. Aynı şekilde şefkat, ilgi ve birlikte zaman geçirme bu tarz sorunları çözmede oldukça etkilidir.

 Ergenlik dönemindeki kız çocuklarıyla zaman geçirilirken çok dikkatli olunması gerekir. Çağımız gençlerinin zevk ve hobileri bir önceki kuşaklardan farklıdır. Bu nedenle yargılayıcı ifadelerden ve kız çocukların tercihlerini küçümsemekten sakınmak gerekir.  Aksi takdirde istenilen temas kurulamaz.

 Erkek cinsel yönelimli kızlarda dış görünüş, kimi zaman tamamen erkeksi bir görünüme sahipken kimi zaman aşırı olmaktadır. Yani ojeli tırnaklar, süslü, fazla açık saçık bir giyim göze çarpar. İkinci görünümdeki kız çocuklarının aileleri kimi zaman muhafazakâr olabilmektedir. Bu ailelere verilecek en kritik tavsiye; kız çocuklarının kılık ve kıyafetine takılmadan önce esas sorun olan cinsel kimlik karmaşasının çözülmesidir. Ortada ciddi bir sorun varken dış görünüşle ilgili şeylere takılmak, çocuğu aileden daha da uzaklaştırır.

Çocuğa inanılan bir kural konulmaktan korkulmamalıdır. Anne baba olarak kural koyarken tutarlı olunmalıdır. Zaman içerişimde aileler kural koymaktan korkar hâle geldi. Oysa baskı kurulmadığı sürece kural koymanın hiçbir sakıncası yoktur. Aksine çocuklara mutlaka kurallar konmalı ve sınırlar belirlenmedir. Bu konuda da asla taviz verilmemelidir.

 Çok küçük kız çocuklarında erkek kimliğine bir yönelim görülürse tedbir olarak oyuncaklar ve giyimle işe başlanmalıdır. Erkek giyim ve oyuncaklarından uzak durulmalıdır. Kız çocuklarının ağırlıklı olduğu ortamlarda bulundurulmalıdırlar. Temas bu yaşlarda da oldukça önemlidir.

Üniversite dönemi gibi çok ileri yaşlarda erkek yönelim gösteren kızlarda kimlik gelişimi artık oturduğu için geç kalınmış olunur. Bu yaştaki gençlerin muhatap olduğu manevi eğitmenler onlara akıl veren konumda olmamalıdır. Cinsel yönelim konularını din ile anlatmak ve nasihat etmek ters teper. Aksine bu tarz gençlerle arkadaş olmak ve onları bol bol dinlemek gerekir. Sokratik sorularla yaklaşım sağlanmalıdır. Her şeyden evvel rehberlerin kendilerini sevdirmesi ve gençlerle yakınlık kurması gerekir. Bu hususlara dikkat edildiğinde cinsel yönelimli kız çocuklarının tedavisi erkek çocuklarına göre daha kolay olmaktadır.

Son olarak, cinsel yönelim sorunu yaşayan kızlar ergenlik döneminde veya sonraki yaşlarda ise, bu sorun mutlaka bir psikolog yardımıyla çözülmelidir. Ebeveyn müdahalesiyle sorun çözülmez. Yalnız burada psikoloğun/terapistin aile ile ortak paydaları olan, maneviyata önem veren biri olması çok önemlidir.

 

Kitabı sonradan okuyacaklara not: Anne ve Babalar İçin Gençlerde Homoseksüelliği Önleme Rehberi; sayfa 241, 242 ve 246 ayrıca kritik noktalara temas ediyor. Mutlaka okumanızı öneririz.

ZEHRA NUR CANPOLAT