❓ 1. “Danışan kendini karşı cinsten biri gibi tanımlamıyor ama sadece hemcinsine yakın hissediyor. Bu cinsiyet hoşnutsuzluğu mudur?
Hayır.
Kendini karşı cinse ait hissetmeme ifadesi olmadan, sadece hemcinsine duygusal ya da romantik ilgi duymak, doğrudan cinsiyet hoşnutsuzluğu değildir.
Bu durum daha çok:
Ergenlikte özdeşim karmaşası,
Akran ilişkilerinde güven arayışı,
Duygusal açlık ya da ilgi eksikliği
gibi faktörlerle ilişkili olabilir.
Kimlikten çok bağlanma ve aidiyet odaklı bir karmaşadır.
❓ 2. “Danışan bedeninden rahatsız değil ama sürekli aynı cinsiyetten biriyle duygusal bağ kuruyor. Bu durumda nasıl değerlendirme yapmalıyım?
Burada esas ayırt edici unsur, beden algısıdır.
Cinsiyet hoşnutsuzluğu, bireyin cinsiyet organı ve bedenine karşı net bir rahatsızlık içerir.
Eğer beden algısı sağlamsa ama duygusal yakınlık hemcinse yönelmişse, değerlendirme:
Bağlanma örüntüsü,
Özdeşim figürleri,
Cinsiyet rollerine bakış,
Sosyal izolasyon
odaklı yapılmalıdır.
❓ 3. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu olan biri her zaman hemcinsine duygusal ilgi duyar mı?
Hayır.
Cinsiyet hoşnutsuzluğu olan bireyler, hemcinsine ya da karşı cinse ilgi duyabilir.
Burada belirleyici olan şey kimlik hissidir, romantik ilgi değil.
Yani kişi “erkek bedenindeyim ama kendimi kadın hissediyorum” diyorsa, bu hoşnutsuzluk belirtisidir.
Ama bu kişi hemcinsine ilgi duysa da duymasa da, tanı süreci değişmez.
❓ 4. “Danışan kendini karşı cins gibi hissetmediğini söylüyor ama açıkça da ‘ben bir kadını seviyorum’ diyor. Bu ne anlama gelir?
Bu durum, kimlik inşasının tamamlanmamış olduğunu gösterir.
Ergenlikte ya da erken erişkinlikte kişi, hissettiği duygularla kimliğini karıştırabilir.
Bu ifadeyi doğrudan tanıya çevirmek yerine:
“Bu duyguların senin yaratılışına uygun olup olmadığını birlikte anlayabiliriz.”
çerçevesiyle psikoeğitim başlatılmalıdır.
❓ 5. “Hemcinsine romantik ilgi duyan biri zamanla cinsiyet hoşnutsuzluğuna da geçer mi?
Hayır, her zaman geçmez.
Ancak bazı bireylerde, hemcinsine duyulan ilgiyle başlayan süreç, medya etkisi, sosyal kabul arayışı veya kimlik arayışı nedeniyle “ben karşı cinstenim” düşüncesine evrilebilir.
Bu geçişin olup olmayacağı, terapötik müdahale ile yönlendirilebilir.
Bu yüzden erken fark edilmesi ve doğru şekilde çalışılması önemlidir.
❓ 6. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu tanısı ile gelen danışanda romantik ilgi hiç yoksa bu tanıyı nasıl desteklemeliyim?
Romantik ilgi eksikliği, tanıyı dışlamaz.
Çünkü cinsiyet hoşnutsuzluğu bir duygusal bağlanma bozukluğu değil, bir kimlik algısı sorunudur.
DSM-5’te tanı koymak için esas olan:
Beden ve rol rahatsızlığı,
Toplumsal işlev bozukluğu,
Özdeşim çatışmasıdır.
Yani romantik ilgi değil; bedenle, rol ile ve kimlikle yaşanan rahatsızlık tanının temelidir.
❓ 7. “Danışan ‘hemcinsime ilgi duyuyorum ama kadın/erkek olmakla ilgili bir sorunum yok’ diyorsa nasıl yaklaşmalıyım?
Bu ifade, kimlik karmaşası yerine duygusal yönelim karmaşası içerir.
Özellikle ergenlerde bu tip duygular, özdeşim arayışı, güvenli bağ kurma isteği veya duygusal açlık nedeniyle gelişebilir.
Kişinin cinsiyetine uyumlu bir yaşam sürmesini desteklemek için:
Duygularının geçici olabileceği,
Kimlikten ziyade güven ve ilgi ihtiyacı ile ilişkili olabileceği
şekilde bilgi verilmelidir.
❓ 8. “Aile danışmaya geldi ve çocuklarının hemcinsine bağlandığını söylüyor. Bu durumda aileye nasıl çerçeve çizmeli?
Aileye panik yapmadan ama süreci küçümsemeden açıklama yapılmalıdır:
“Bu yaşta çocuklar bazen duygusal karmaşa yaşayabilir. Bu durum sabit ve kalıcı olmayabilir.
Erken müdahale, doğru modelleme ve kontrollü sosyal çevreyle sağlıklı kimlik gelişimi desteklenebilir.”
Aileye net ama umutlu bir dil kullanmak önemlidir.
❓ 9. “Danışan hemcinsine yakınlık duyduğu için kendinden tiksiniyor. Bu duyguya nasıl müdahale edilmeli?
Tiksinme duygusu, bireyin iç çatışmasını gösterir.
Burada yapılması gereken:
Suçluluk duygusunu hafifletmek
Kendilik değeri kazandırmak
Kimlik gelişimini desteklemek
Sosyal izolasyonu azaltmaktır
Danışan, bu duyguların kendisini tanımlamadığını, yalnızca geçici bir karmaşa olabileceğini öğrenmelidir.
❓ 10. “Danışan bana hemcinsine duyduğu ilgiyi ‘doğal bir sevgi’ gibi sunuyor. Bu, kendini kandırma mı?
Bazı danışanlar duygularını meşrulaştırmak için “bu sadece arkadaş sevgisi” diyebilir.
Ama bu yakınlığın altında romantik, fiziksel ya da duygusal ihtiyaçlar varsa; bu, basit bir arkadaşlık değil, kimlik karmaşasının yansıması olabilir.
Bu durumda danışanla şu yönde çalışılmalı:
“Bu bağ senin için ne anlam ifade ediyor?”
“Bu duygularla neyi karşılamaya çalışıyorsun?”
Bu sorularla süreci şeffaflaştırmak gerekir.
❓ 11. “Danışan aynı cinsiyetten birine bağlandığını ama onun gibi olmak istemediğini söylüyor. Bu hangi alana girer?
Bu ifade, özdeşim temelli bağlanma karmaşasıdır.
Yani danışan, hemcinsini rol model almış olabilir ancak kimliğini onunla değiştirmek istemez.
Bu durumda cinsiyet hoşnutsuzluğu yoktur.
Odak noktası:
Kendilik değeri,
Özsaygı,
Aidiyet ihtiyacıdır.
Bu tarz bağlar genellikle ergenlikte geçicidir ve onarılabilir.
❓ 12. “Duygusal yakınlık karmaşasında içe kapanma mı, dışa yönelme mi daha sık görülür?
Genellikle içe kapanma baskındır.
Çünkü kişi yaşadığı duyguyu anormal ya da yasaklı bulduğu için suçluluk hisseder.
Cinsiyet hoşnutsuzluğunda ise kişi daha açık, değişim talebiyle dışa dönük olabilir.
Bu fark, görüşme stilini de belirler:
Duygusal karmaşada duyguların ifadesi zayıftır
Cinsiyet hoşnutsuzluğunda ise bedenle ilgili netlik vardır
❓ 13. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu olan danışanlarda mahremiyet algısı nasıldır?
Bu bireylerde mahremiyet algısı bozulmuş olabilir.
Beden sınırlarını reddetme, aynadan kaçınma, soyunma odalarında rahatsızlık yaşama gibi belirtiler görülür.
Duygusal yakınlık karmaşasında ise bedenle sorun değil; duygusal anlam arayışı öndedir.
Yani:
Cinsiyet hoşnutsuzluğunda bedenle çatışma,
Duygusal karmaşada insanlarla ilişki kurmada zorluk vardır.
❓ 14. “Danışan kimliğini sorgulamıyor ama bir arkadaşına bağlandığı için kendinden korkuyor. Bu nasıl ele alınmalı?
Bu, duygusal yakınlık karmaşasıdır.
Danışan bir bağ kurmuş, bu bağın içeriğini kontrol edemediği için tedirginlik yaşamaktadır.
Bu durumda:
Duygunun niteliği analiz edilmeli
Geçmiş ilişki örüntüleri sorgulanmalı
Özdeşim, terk edilme korkusu, yalnızlık gibi temalar ele alınmalıdır
Kimlik sorgulaması gerekmeden, ilişki biçimi üzerinden çalışmak yeterlidir.
❓ 15. “Danışan romantik bağını açıklarken, cinsiyetini değiştirme isteğinden bahsetti. Bu durum geçiş gösterir mi?
Evet, bazı bireylerde duygusal bağ sonrası kimliğini o bağa uydurma arzusu gelişebilir.
Yani “ben onunla birlikte olabilmek için erkek/kadın olmalıyım” düşüncesi ortaya çıkar.
Bu durum, cinsiyet hoşnutsuzluğunun psikodinamik kökenli, özdeşim yoluyla gelişen bir türüdür.
Dikkatli gözlem ve işlevsel analizle bu geçiş durdurulabilir.
❓ 16. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan biri, terapi sürecinde duygusal karmaşa da yaşamaya başlarsa ne yapılmalı?
Bu durumda ayrıştırma çalışması gerekir.
Bireyin:
Kimlikle ilgili algıları
Duygularının içeriği
Sosyal çevresinden etkilenme derecesi
ayrı ayrı ele alınmalı, duygu–kimlik ayrımı yapılandırılmalıdır.
Terapi planı da paralel eksenlerde yürütülmelidir.
❓ 17. “Duygusal yakınlık karmaşası yaşayan bir danışana, cinsiyetle uyumlu kimliği nasıl desteklenir?
Rol modeller üzerinden çalışılır
Sosyal ilişki repertuarı geliştirilir
Kendilik algısını güçlendirecek başarı deneyimleri desteklenir
Akran ilişkilerinde sınır çalışması yapılır
“Senin bu duygun bir kimlik karmaşası değil, geçici bir bağlanma zorluğu olabilir.”
cümlesiyle yön gösterici olunmalıdır.
❓ 18. “Her iki durumu aynı anda yaşayan bir danışan varsa neye öncelik verilmeli?
İşlevi daha çok bozan alana öncelik verilir.
Beden hoşnutsuzluğu varsa, beden algısı,
Romantik bağ daha baskınsa, bağlanma ekseni çalışılır
Ama her iki durum da varsa, birbirini besleyen döngüler kurulup birlikte çalışılmalıdır.
Bu çok katmanlı yapı, genellikle geçmiş travmalarla da bağlantılıdır.
❓ 19. “Danışan kendini kadın gibi hissetmiyor ama kadınlarla birlikte olmak istediğini söylüyor. Bu karmaşa mı, tercih mi?
Bu, cinsiyet kimliğini reddetmeden gelişen romantik bağ karmaşasıdır.
Birey kadınlığını sorgulamıyor ama kadınlarla duygusal yakınlık kurmak istiyorsa, bu tercihten çok,
Kadınlık rolünü içselleştirememe
Güvensizlik
Heteroseksüel bağlanmada yaşanan zorluk
gibi dinamiklerden kaynaklanabilir.
Duygularla kimliği karıştırmadan, bireysel öyküyle çalışılmalıdır.
❓ 20. “Danışan erkek ama kadın gibi görünmeye çalışıyor, aynı zamanda bir erkekle yakınlık kurmuş. Ne öncelikli sorun?
Burada birden fazla alan etkilenmiştir:
Beden algısı,
Sosyal rol,
Romantik bağ,
Özdeşim modeli.
Bu vakalarda ayrıştırma değil, tüm parçaların sistematik olarak analiz edilmesi gerekir.
Bu tür çoklu karmaşalarda danışanın erken çocukluk öyküsü, bakım veren ilişkileri ve toplumsal rol algısı üzerinden psikodinamik formülasyon oluşturulmalıdır.
❓ 21. “Danışan kız çocuğu, bedeninden rahatsız değil ama sürekli erkek gibi davranıyor ve erkek isimleriyle oyun kuruyor. Bu cinsiyet hoşnutsuzluğu mu?
Hayır, bu doğrudan cinsiyet hoşnutsuzluğu değildir.
Bu tür davranışlar sıklıkla:
Oyun evreninde güç algısıyla,
Babayla özdeşim ihtiyacıyla,
Cinsiyet rollerine yönelik basmakalıp algılarla ilişkilidir.
Bu danışanda beden bütünlüğü yerindeyse ve gerçek hayatta cinsiyet reddi yoksa, sosyal rol keşfi ve duygusal gelişim süreci içinde değerlendirilmelidir.
❓ 22. “Erkek danışan kendisine kadın ismi koymuş ama cinsiyet değiştirme gibi bir niyeti yok. Bu ne anlama gelir?
Bu durum genellikle rol içi kaçış veya kimlik karışıklığı ile başa çıkma göstergesidir.
Aşağıdakiler sorgulanmalıdır:
Ailede cinsiyet rolleri nasıl modelleniyor?
Danışan kendine değerli bir alan açabiliyor mu?
Sosyal çevresi bu davranışı nasıl karşılıyor?
Bu belirti, henüz kimliğe dair sabit bir kopuş değil; duygusal boşluğu veya onay arayışını temsil eden bir dışavurumdur.
❓ 23. “Kadın danışan, başka bir kadınla duygusal bağ kurmuş ama bedeninden ve kadınlığından memnun. Hangi alanda çalışmalıyım?
Bu açıkça duygusal yakınlık karmaşasıdır.
Danışanın kimliğiyle çatışması yoktur.
Bu durumda:
Bağlanma örüntüleri
İlişki geçmişi
Ailede kadın figürlerine yüklenen anlam
Güvenli alan ihtiyacı
çalışılmalıdır.
Kimliğe değil, bağ kurma biçimine odaklanılmalıdır.
❓ 24. “Danışan sürekli kadın gibi giyinmek istiyor, ancak kadınlarla da duygusal ilişkiler kuruyor. Bu nasıl yorumlanmalı?
Bu çoklu karmaşa olabilir.
Bu durumda hem cinsiyet rolüyle çatışma, hem duygusal yön karmaşası mevcuttur.
Vaka aşağıdaki açılardan formüle edilmelidir:
Beden algısı
Cinsel kimlik bilinci
Özsaygı düzeyi
Sosyal kabul arayışı
İzole bir belirtiye değil, çok faktörlü yapılandırılmış vaka formülasyonuna gidilmelidir.
❓ 25. “Çocuk danışan sürekli aynı cinsiyetten bir arkadaşla vakit geçirmek istiyor. Aile bu durumu ‘eşcinsellik’ olarak tanımlıyor. Bu doğru mu?
Hayır. Bu yaş grubunda bu tarz arkadaşlıklara romantik anlam yüklenemez.
Özellikle 6–10 yaş arasında çocuklar, hemcinsleriyle bağ kurmayı güvenli bulur.
Bu durumu açıklamak için aileye şu ifade kullanılabilir:
“Bu yaştaki arkadaşlıklar kimlik değil, sosyal gelişim parçasıdır.
Kaygılanmak yerine süreci gözlemleyip, doğal destek sunmak daha faydalıdır.”
Erken etiketleme, çocuğun kimlik gelişimine zarar verebilir.
❓ 26. “Danışan aynı cinsiyetten biriyle romantik ilişki yaşadığını ama şimdi pişman olduğunu söylüyor. Bu hangi kategoriye girer?
Bu, geçici kimlik karmaşasının duygusal yansımalarıyla ilgilidir.
Duygusal bağlanma ihtiyacı, yalnızlık ya da ilişki merakı böyle deneyimlere neden olabilir.
Pişmanlık ifadesi, kişinin cinsiyetle uyumlu kimliğe bağlılığını sürdürdüğünü gösterir.
Bu vaka “sabitleme” değil, kimlik onarımı için fırsat olarak ele alınmalıdır.
❓ 27. “Danışan hemcinsine duyduğu ilgiyi önce inkâr ediyor, sonra normalleştiriyor. Bu gelgitleri nasıl anlamalıyım?
Bu tip gelgitler, içsel çatışma ve duygusal bastırma–meşrulaştırma döngüsünü gösterir.
Bu durumda:
Suçluluk duygusu
Toplumsal norm baskısı
Kendilik değeri
Dini ve kültürel inanç çatışması
analiz edilmelidir.
Danışana, bu duygunun onun kimliği olmadığını, sadece anlamlandırmaya çalıştığı geçici bir karmaşa olabileceğini anlatmak gerekir.
❓ 28. “Danışan çok küçük yaşta hemcinsinden ilgi gördüğünü ve o duygunun bugüne taşındığını söylüyor. Bu travmatik mi, gelişimsel mi?
Bu tür anlatımlar mutlaka erken dönem özdeşim ve temas örüntüleri açısından değerlendirilmelidir.
Eğer temas kontrolsüz, yaş farkı yüksek ya da istismara açık bir bağ ise, bu travma temelli gelişmiş kimlik karmaşası olabilir.
Burada mutlaka travma çalışması yapılmalı, gerekirse psikiyatri desteği alınmalıdır.
❓ 29. “Bir öğrenci hemcinsine hayranlık duyuyor ama onunla birlikte olma isteği yok. Bu bir uyarı mı?
Hayranlık duygusu, özellikle ergenlikte sık görülür ve özdeşim kurma sürecinin doğal parçasıdır.
Bu durum romantik ya da cinsel içerikli değilse, çocuk cinsiyetle uyumlu kimliğini reddetmiyorsa, normal gelişimsel bir duraktır.
Yine de izlenmeli, model olan kişiyle kurulan bağ biçimi analiz edilmelidir.
❓ 30. “Danışan önce kadın bedeninden rahatsız olduğunu söyledi, sonra bunu inkâr etti. Bu tutarsızlık neye işaret eder?
Bu tutarsızlık genellikle:
Sosyal etkiyle konuşma
Utanma, suçluluk
Terapötik güven eksikliği
Henüz netleşmemiş içsel algı
gibi nedenlerle ortaya çıkar.
Bu tür vakalarda “tanı koymak” değil, güven ortamı kurarak duygu izleme önerilir.
Acele edilmemeli, görüşmeler derinleştirilmelidir.
❓ 31. “Danışan cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşıyor. Hangi terapi yaklaşımı daha etkili olur?
Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan bireylerde en etkili terapi modelleri:
Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): Düşünce-duygu-davranış ilişkisini analiz eder.
Psikodinamik Terapi: Özdeşim, bağlanma, erken yaşantıların kimlik gelişimine etkisi üzerine çalışır.
Aile Temelli Müdahaleler: Özellikle ergenlerde çok kritiktir.
Danışanın cinsiyetle uyumlu kimliğini güçlendirmek amacıyla çalışılmalı; kimlik değiştirme değil, kimliği yeniden tanıma ve sahiplenme hedeflenmelidir.
❓ 32. “Danışan ‘Bu halimi kabul etmiyorsanız konuşmayalım’ diyor. Bu durumda nasıl müdahale etmeliyim?
Bu, savunma ve kontrolü ele alma davranışıdır.
Uzman olarak şu çerçeveyle ilerleyebilirsiniz:
“Ben seninle çalışmak istiyorum. Ancak bu çalışmanın amacı duygularınla baş etmeni, kendine zarar vermeyecek bir yol bulmanı sağlamak.”
Uzlaşmacı ama yönsüz olmayan bir dille, terapötik sınırı koruyun.
❓ 33. “Psikoeğitimde ‘bu hislerin geçici olabileceğini’ nasıl söylerim ki savunma gelişmesin?
Doğrudan “geçer” demek yerine, şu yapı kullanılabilir:
“Bu yaşta birçok kişi benzer kafa karışıklıkları yaşayabiliyor.
Zihnin netleştikçe bazı duygularının değiştiğini görebilirsin.
Bu süreçte ben seninle birlikte neyin sana iyi geldiğini anlamaya çalışacağım.”
Bu dil hem açıklayıcı hem de çatışmadan uzak bir rehberlik sunar.
❓ 34. “Danışan sosyal medya etkisiyle etiketlenmiş durumda. Bu durumda nasıl yönlendirme yapmalıyım?
Etiketin altını değil, danışanın ihtiyacını analiz edin.
“Bu tanımları bir kenara bırakıp seni sen yapan duyguları konuşalım mı?”
diyerek kimlik değil, içeriğe odaklanın.
Gerekirse birlikte medya detoksu planlayın.
Sosyal modellemeyi azaltmadan içsel çözümleme mümkün değildir.
❓ 35. “Aile danışma sürecine girmeye dirençli. Danışan da aileyle konuşulmasını istemiyor. Ne yapmalıyım?
Eğer danışan ergen yaş grubundaysa, aile desteği kritik bir bileşendir.
Gizliliği ihlal etmeden:
“Ailenle bazı şeyleri paylaşmadan bu süreci tek başıma sürdüremem. Seni zor durumda bırakmadan birlikte bir yol arayabiliriz.”
gibi cümlelerle danışanı ikna etmeye çalışın.
Aile devrede olmazsa terapötik ilerleme sınırlı kalır.
❓ 36. “Danışan hem kimliğiyle hem dini inançlarıyla çatışma yaşıyor. Terapötik çerçeveyi nasıl kurmalıyım?
Değer çatışması içeren vakalarda:
Danışanın dini inanç yapısı yargılanmamalı
Dini değerler destekleyici değil, iç çatışma konusuysa bu konu derinleştirilmeden terapi yapılamaz
“İnançların senin için değerli ama şu an senin içinde çatışma yaratıyor gibi. Bunları birlikte anlamlandırmak ister misin?”
diyerek hem dini hem psikolojik zeminde ilerlenebilir.
❓ 37. “Danışan ‘benim için değişmeye çalışmayın’ diyor. Terapi sürecine nasıl devam etmeliyim?
Bu noktada hedef değişmek değil, anlamak olarak sunulmalıdır.
“Ben seni değiştirmek için değil, seni anlamana destek olmak için buradayım.
Bu duyguların seni nasıl etkilediğini birlikte çözebiliriz.”
Süreç ilerledikçe danışan savunmayı bırakabilir.
İlk amaç, duyguya yön vermek değil, duyguyu görünür kılmaktır.
❓ 38. “Kimlik karmaşası yaşayan danışana ‘cinsiyetle uyumlu kimlik’ ifadesini kullanmak uygun olur mu?
Evet. Bu ifade, hem bilimsel hem de destekleyici bir dil sunar.
“Senin hislerin şu an karışık olabilir. Ama senin biyolojik cinsiyetinle uyumlu bir kimlik geliştirebilmen için bu süreci birlikte değerlendirebiliriz.”
Cinsiyetle uyumlu kimlik kavramı, hem yön gösterici hem kapsayıcıdır.
Zorlamadan yönlendirme sağlar.
❓ 39. “Danışan dini hassasiyetlere sahip bir aileden geliyor. Bu durumu bastırıyor olabilir mi?
Evet, olabilir.
Aşırı baskı gören birey, yaşadığı karmaşayı bastırarak ya da tam tersine inatla savunarak dışa vurabilir.
Bu nedenle:
Ailedeki dini dil nasıl kullanılıyor?
Aile bu konuda açık mı yoksa tehdit edici mi?
Danışan kendi inançlarını mı yaşıyor, aileinkini mi taşıyor?
Bu sorularla inanç–kimlik–baskı üçgeni analiz edilmelidir.
❓ 40. “Terapi sürecinde danışanın karmaşasının azaldığını görüyorum ama kimliğini açıkça ifade etmiyor. Nasıl ilerlemeliyim?
Açık beyan her zaman gerekli değildir.
Bazen davranışlar, bedensel uyum, sosyal işlevsellik daha anlamlıdır.
“Duygularının daha netleştiğini gözlemliyorum.
Şu an bunu tanımlamaya ihtiyacın olmayabilir, sadece fark etmek bile iyileşmenin parçası.”
Duygunun içeriği oturdukça kimlik tanımı netleşecektir.
Zorlamayın, ama süreci görünür kılın.
❓ 41. “Danışan 8 seans sonra terapiyi kesip gitmiş. Ne yapmalıyım?
Bu durumda danışana bir defaya mahsus kısa ve açık bir mesaj gönderilebilir:
“Süreci seninle yürütmek benim için kıymetliydi. Yardıma ihtiyaç duyarsan her zaman ulaşabilirsin.”
Danışan dönmezse ısrar edilmemeli ama bir not bırakılmış olmalıdır.
Terapötik sürecin sorumluluğu ortak ama irade danışanındır.
❓ 42. “Danışan seans sonunda iyi hissediyor ama sonra aynı duygularla geri geliyor. Bu durum normal mi?
Evet. Bu durum, psikolojik gerileme veya henüz içselleştirilememiş değişim göstergesidir.
Seanslar arasında iç destek sistemi oluşturulmamışsa, geri dönme olur.
“Bu hafta yaşadıklarını hangi başa çıkma becerisiyle ele aldın?”
gibi sorularla danışanın arada nasıl işlediğini analiz edin.
Süreklilik ve ev ödevleriyle desteklenmelidir.
❓ 43. “Danışan uzun süredir bedeninden memnun olduğunu söylüyor ama eski duygular zaman zaman nüksediyor. Bu normal mi?
Evet.
Cinsiyetle uyumlu kimliği kabul süreci dalgalı ilerleyebilir.
Geçmişte yaşanan duygular, tetikleyici olaylarla geri dönebilir.
Bu durumda “geri gitti” değil, “yeniden değerlendirme ihtiyacı doğdu” yaklaşımıyla çalışılmalıdır.
❓ 44. “İyileşmenin kalıcı olması için terapi süreci kaç seans sürmeli?
Standart seans sayısı yoktur.
Ancak:
Hafif karmaşalarda 8–12 seanslık yapılandırılmış destek,
Derin kimlik çatışmalarında 6 aydan uzun süreli süreçler gerekebilir.
Daha önemli olan:
Kimlik bilincinin oluşması
Duygularla baş etme becerisinin gelişmesi
Sosyal çevrede davranışların tutarlılığıdır.
Seans sayısından çok işlevsel ilerleme değerlendirilmelidir.
❓ 45. “Danışan psikoeğitime açık değil. Ne zaman ve nasıl başlamalıyım?
Psikoeğitim ancak:
Danışanın savunmaları azaldığında
Terapiste güven duyduğunda
Duygusunu tanımaya başladığında
başlatılmalıdır.
Doğrudan bilgi vermek yerine:
“Bu duyguyu yaşayan birçok gençte şu farklar görülüyor…”
gibi dolaylı cümlelerle bilgi sunmak daha etkilidir.
❓ 46. “Terapiden sonra danışanı takip etmeli miyim?
Evet, özellikle dönüşüm yaşayan danışanlar için 1–3–6 ay aralıklarla takip görüşmesi önerilir.
Bu görüşmelerde:
Yeni tetikleyiciler
Aile içi etkileşimler
Sosyal çevrede karşılaşılan zorlayıcı durumlar
ele alınır.
Görüşmeler kısa olabilir ama dönüşümün kalıcılığı için izleme yapılmalıdır.
❓ 47. “Danışan aileye göre düzeldi ama bana göre hâlâ duygusal çatışma yaşıyor. Kimi dikkate almalıyım?
Aile gözlemi önemli ama öncelik danışanın içgörüsüdür.
“Sen ne zaman gerçekten bu kimliğin sana uygun olduğunu hissettin?”
sorusu üzerinden danışanın iç sesi analiz edilmelidir.
Ailenin beklentisiyle değil, danışanın işlevselliği ve içsel tutarlılığıyla süreç değerlendirilmelidir.
❓ 48. “Terapiyi başka bir uzmana devretmem gerekirse nasıl açıklama yapmalıyım?
Açıklama hem açık hem danışanı koruyucu olmalıdır:
“Seninle bu süreci yürütmek benim için önemliydi.
Ama senin için daha faydalı olabilecek, bu alanda daha yoğun çalışan bir uzmana yönlendirme yapacağım.”
Danışan eksik kalmışlık değil, güçlendirilmiş bir ilgi hissetmelidir.
❓ 49. “Danışan düzeldiğini söylüyor ama hâlâ kadın/erkek rollerine uyum sağlamakta zorlanıyor. Bu gerileme mi?
Bu tam olarak gerileme değil, cinsiyet rol geçişi zorluğudur.
Kimliği kabul eden bireyler, toplumsal rollerle uyum sağlamakta zorlanabilir:
Kadınsa kadınsı görünmekten,
Erkekse erkeklik beklentilerinden çekinebilir.
Bu durumda rol çalışması, sosyal beceri eğitimi ve modelleme yapılmalıdır.
❓ 50. “Danışan süreci tamamladı, artık destek almak istemiyor. Kapanış görüşmesinde ne söylemeliyim?
Terapötik bağın kapanışı da iyileşmenin parçasıdır.
Kapanış cümleleri şunları içerebilir:
“Bu süreçte gösterdiğin farkındalık çok kıymetliydi.
Senin kendi cinsiyetinle uyumlu bir yaşam inşa edebileceğine inanıyorum.
Her zaman tekrar konuşmak istersen kapımız açık.”
Destek sunmayı sürdürerek bağı sağlıklı şekilde sonlandırın.
❓ 51. “Danışan okulda LGBT kulüplerine katılıyor. Bu davranış cinsiyet hoşnutsuzluğu göstergesi midir?
Hayır, doğrudan gösterge değildir.
Bu tür kulüplere katılımın altında:
Kabul görme ihtiyacı
Aidiyet duygusu
Merak ve gruba dahil olma isteği
gibi sosyal motivasyonlar olabilir.
Katılımın nedenini anlamak gerekir:
“Orada kendini nasıl hissediyorsun? Oraya neden çekildiğini düşünüyorsun?”
gibi sorularla analiz yapılmalı, gerekirse yönlendirme sağlanmalıdır.
❓ 52. “Danışan dijital ortamda LGBT içeriklere yoğun ilgi gösteriyor. Müdahale etmeli miyim?
Evet.
Özellikle TikTok, Instagram, Discord gibi platformlar, kimlik arayışındaki gençler için yönlendirici olabilir.
Buralarda:
Kimlik karmaşası teşvik edilebilir
Aşırı görünürlük üzerinden özdeşim kurulabilir
Bu durumda medya maruziyeti sorgulanmalı, gerekirse “dijital diyet” planlanmalıdır.
❓ 53. “Danışan sosyal çevresindeki arkadaş grubunda ‘sen de bizdensin’ söylemiyle karşılaşmış. Bu onu etkiler mi?
Evet.
Ergenlik döneminde etiketlenmek, kimlik oluşturma sürecini doğrudan etkiler.
Etiket, kişiyi zorunlu olarak belirli bir rolü oynamaya iter.
Bu nedenle danışana şunlar söylenebilir:
“Seni bir grubun parçası gibi değil, kendi iç sesini duyan biri olarak anlamak istiyorum.”
Etiketle kimlik karıştırılmamalıdır.
❓ 54. “Danışan aynı cinsiyetten biriyle yakınlaştıktan sonra kendine dair şüpheler yaşamaya başlamış. Akran etkisi bu kadar güçlü mü?
Evet, özellikle kimliği oturmamış bireylerde tek bir deneyim bile kimlik karmaşası yaratabilir.
Bunun nedeni:
Duygusal bağa anlam yükleme
Özgüven eksikliği
Modelleme yoluyla öğrenmedir
Bu durum “gerçek kimlik” değil; bağlanma ekseninde duygusal ihtiyaç olarak çalışılmalıdır.
❓ 55. “Danışan okulda bir öğretmeniyle ya da rehberlik birimiyle kimlik karmaşasını paylaşmış. Bu terapötik süreci etkiler mi?
Evet, özellikle öğretmenin tepkisi süreci ya hızlandırır ya da zorlaştırır.
Eğer destekleyici ama yönsüz bir dil kullanılmışsa, danışan orada ‘onaylandığını’ hissedebilir.
Uzman olarak bu durumu şu çerçevede ele alın:
“Bu süreci kimlerle paylaştın? Tepkiler seni nasıl etkiledi?”
Ardından öğretmenle gizlilik içinde koordinasyon kurulabilir.
❓ 56. “Danışan çevresinde LGBT tanımı yapan bireyleri ‘cesur’ olarak tanımlıyor. Bu bakış açısı nasıl dönüştürülür?
Bu tanımlama, medyada ve sosyal çevrede kahramanlaştırılmış kimlik kurgusundan kaynaklanır.
Danışana şu sorularla dönüşüm başlatılır:
“Gerçek cesaret sence ne zaman olur?”
“Kendinle uyumlu yaşamak mı, başkasına benzemek mi cesaret ister?”
Kimlik inşası “marjinal görünmek” üzerinden değil, içsel denge üzerinden konuşulmalıdır.
❓ 57. “Aile dışı kimlik inşası çok baskın. Danışanın kimliğini arkadaşları şekillendiriyor. Ne yapmalıyım?
Bu durumda, danışanın kendi düşüncesiyle çevrenin etkisini ayrıştırmasına destek olunmalıdır.
“Bu his sana mı ait yoksa çevrende çok tekrarlandığı için mi?”
gibi sorgulayıcı bir yapı kullanılmalı.
Ayrıca bireysel ilgi alanları, başarı deneyimleri ve içsel motivasyon çalışmaları ile öz kimlik güçlendirilmelidir.
❓ 58. “Danışan okulda alay konusu olmuş. Bu travmayı kimlik karmaşasına dönüştürmüş olabilir mi?
Evet.
Okul temelli travmalar (zorbalık, dışlanma, etiketlenme) bireyde “ben farklıyım” algısını başlatabilir.
Bu kendini dışa vurmak için değil, korunmak için kimlik değiştirmeye yöneltebilir.
Bu durumda travma temelli kimlik savunması analiz edilmeli ve duygusal onarım çalışmaları yapılmalıdır.
❓ 59. “Danışan kendi okulunda LGBT görünürlüğü yüksek olan bir arkadaş grubuna dâhil. Bu grup dinamiğini nasıl ele almalıyım?
Grup dinamiği, bireysel düşünceden daha güçlü olabilir.
Bu grupta:
Onaylanma
Kimlik sahiplenme
Kendini özel hissetme
ön plandadır.
Danışanın grup içindeki motivasyonu analiz edilmeli; gruptan izole etmek değil, gruba bağımlılığı sorgulatmak gerekir.
❓ 60. “Danışan okul ortamında rehberlik servisinden olumsuz ya da yönsüz bir destek aldıysa, terapide bunu nasıl dengeleyebilirim?
Bu tür durumlarda danışanın yaşadığı kafa karışıklığını görmezden gelmeden düzeltici bir dil kullanılmalıdır:
“Farklı uzmanlar farklı şeyler söyleyebilir.
Ama ben senin ne hissettiğine, hangi yolda kendini daha iyi ve daha dengede hissettiğine odaklanmak istiyorum.”
İyi niyetli ama yönsüz müdahaleler terapötik süreci sabote edebilir.
Dengeyi tekrar kurmak uzman sorumluluğudur.
❓ 61. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan bir danışanda hangi terapi yaklaşımına öncelik verilmelidir?
Öncelik, kimlik yapılanmasını güçlendirmeye yönelik terapi modellerine verilmelidir.
En uygun yaklaşımlar:
Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): Düşünce-duygu-davranış zinciri üzerinden beden algısı, kimlik çarpıtmaları ve işlevsiz inançlar ele alınır.
Psikodinamik Terapi: Özdeşim figürleri, bağlanma örüntüleri, cinsiyetle ilgili erken yaşantılar ve aile içi roller incelenir.
Destekleyici Psikoterapi: Kimliğini tanımlamakta zorlanan birey için güvenli bir alan sağlar.
❓ 62. “Duygusal yakınlık karmaşasında ilk müdahale ne olmalı?
İlk müdahale, duyguların niteliğini ve bağlanma biçimini anlamaktır.
Yani romantik his mi, özdeşim mi, aidiyet mi?
Bu amaçla:
Bağlanma tipi değerlendirilir
İlişki geçmişi alınır
Özsaygı ve yalnızlık temaları çalışılır
Terapist, yön vermeden “duygunun taşıdığı anlam” üzerinden ilerler.
❓ 63. “Danışan kendi cinsiyetini tanımlamıyor. Bu durumda terapide ne yapılmalı?
Tanım eksikse, önce tanıma süreci başlatılır.
Şu teknikler kullanılabilir:
“Kendine dair en çok hangi yönünü seviyorsun/sevmiyorsun?”
“Senin için erkek/kadın olmak ne ifade ediyor?”
“Kendini hangi durumda daha güvende hissediyorsun?”
Bu cevaplar üzerinden, kimlik gelişiminin engellendiği noktalar tespit edilir.
Terapist sabit tanı koymak yerine, esnek keşif alanı sunar.
❓ 64. “Danışan kimliğini hızlıca tanımlamak istiyor. Terapist olarak bu talebe nasıl yaklaşmalıyım?
Kimlik inşası aceleye getirilmemesi gereken bir süreçtir.
Danışanın aceleciliği, ya baskılanmış duyguların boşalımı ya da çevre etkisidir.
Terapist şunu söyleyebilir:
“Bu duygularını hızlıca tanımlamaya çalışmadan önce, birlikte ne anlama geldiklerini konuşabiliriz. Bu senin için daha sağlıklı olur.”
Bu, danışana hem alan hem sınır verir.
❓ 65. “Kimlik karmaşası yaşayan danışanda özsaygı çok düşükse nasıl çalışılır?
Özsaygı düşükse, önce kendilik değeri güçlendirilmelidir.
Kullanılabilecek yöntemler:
Güçlü yönleri keşfetme çalışmaları
Küçük hedefler vererek başarı deneyimi oluşturma
“Ben kimim?” yazılı/psikodrama çalışmaları
Yansıtmalı tekniklerle (örneğin boş sandalye) içsel eleştirmenle yüzleştirme
Kimlik değil, kendilik merkezli yapı kurmak iyileşmenin temelidir.
❓ 66. “Ayna çalışması cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan danışanlarda kullanılabilir mi?
Evet, ama kontrollü ve doğru zamanda uygulanmalıdır.
Ayna çalışmaları, bedenle barış sürecini destekler.
Ancak erken yapılırsa, reddedilme duygusunu artırabilir.
Önerilen:
Bedenin sadece dış görüntüsüne değil, işlevselliğine odaklanan egzersizler
Önce sadece göz teması, sonra bütünsel yüz/beden algısı üzerinden çalışma
❓ 67. “Danışan bedeninden tiksiniyor. Bu duyguyla nasıl çalışılmalı?
Tiksinme duygusu, genellikle:
Cinsel istismar
Sosyal alay
Bedenle ilgili aşırı eleştirel aile tutumu
gibi faktörlerle bağlantılıdır.
Bu durumda:
Travma öyküsü alınmalı
Bedenin işlevselliği üzerinden olumlu algı inşa edilmeli
Aşamalı olarak bedenle temas kurma egzersizleri (duyu temelli mindfulness) uygulanmalıdır
❓ 68. “Danışan cinsiyet rollerine uyum sağlayamadığını söylüyor. Bu durumla nasıl çalışmalıyım?
Toplumsal cinsiyet rolleri baskılıysa, danışan kimliğini reddetmek yerine rolleri eleştirebilir.
Bu durumda:
Kendi rol tanımı nedir?
Bu rol danışanı neden zorluyor?
Kendi cinsiyetine ait hangi yönleri kabullenebiliyor, hangilerini zor buluyor?
Rollerle değil, kimliğin özüyle çalışmak terapi sürecinin merkezidir.
❓ 69. “Danışan çok fazla kelime ve etiketle geliyor (panseksüel, non-binary vs). Bunlara nasıl yaklaşmalıyım?
Etiketlerin altına değil, danışanın ne yaşadığına odaklanılmalıdır.
Terapist şu şekilde yön verebilir:
“Bu tanımları bir kenara bıraksak, şu an kendini nasıl hissediyorsun?
Bu kelimeler senin hislerini tam anlatıyor mu, yoksa sana yön mü veriyor?”
Etiket merkezli değil, duygu merkezli terapi yürütülmelidir.
❓ 70. “Danışanın ailesi, terapi sürecinde çocuklarına baskı kuruyor. Bu durumda ne yapmalıyım?
Baskı aileden geliyorsa, bu durum terapiyle çelişen bir ortam yaratır.
Gerekirse aileyle birebir görüşme önerilir.
Aileye şu dil kullanılabilir:
“Sizin desteğiniz bu süreçte çok kıymetli. Ama baskı olduğunda çocuk iç dünyasını daha çok kapatıyor.”
Aileye bilgilendirici broşür, psiko-eğitim ya da grup çalışmaları da sunulabilir.
❓ 71. “Cinsiyetle ilgili duygularını ifade edemeyen bir danışanda hangi teknikle çalışabilirim?
👉 Yansıtmalı yazma çalışmaları önerilir.
Örneğin:
“Eğer vücudunun bir bölümü seninle konuşabilseydi, ne söylerdi?”
ya da
“Bu duygunun bir rengi, sesi ya da şekli olsaydı ne olurdu?”
Bu teknik, bilinçdışı içeriklere ulaşmayı kolaylaştırır ve içgörü kazandırır.
❓ 72. “Danışan kelimelerle ifade edemiyor. Resim çalışmaları uygun mu?
Evet.
Özellikle beden algısı, kimlik parçalanması ve iç çatışma yaşayan danışanlar için:
Serbest resim çalışmaları
“Kendimi nasıl görüyorum?” ve “Nasıl görünmek isterdim?” çizimleri
Simgesel temsil (örneğin orman, deniz, kapalı oda vb.)
güçlü içerikler sunar.
Resmin ardından duygular söze dökülür.
❓ 73. “Danışana içgörü kazandırmak için metaforik anlatımlar kullanabilir miyim?
Kesinlikle evet.
Metaforlar hem koruyucudur hem düşündürücü. Örneğin:
“Bir ağacın gövdesi sabittir ama dalları farklı yönlere uzanabilir. Sence senin sabit gövden ne, dalların ne tarafa uzanıyor?”
Bu metaforlar, kimliği sabitleyip duyguları değişken olarak ele almanıza olanak sağlar.
❓ 74. “Danışan sıkışmışlık yaşıyor. Karar veremiyor. Rol çalışması uygun mu?
Evet.
👉 “İçsel Seslerle Diyalog” çalışması yapılabilir.
Örnek:
Boş sandalyeye “şüphe eden sesini” oturt.
Diğerine “güçlü hissettiğin sesi”.
Bu ikisinin diyaloğunu yönetmek, danışana hem yön hem iç netlik kazandırır.
❓ 75. “Danışan kimliğini tümden reddediyor. Hangi kendilik çalışmaları yapılabilir?
“Benim Gücüm” çizelgesi (çocukluk–şimdi–gelecek)
Ayna çalışmaları (önce göz, sonra bütün yüz, sonra beden)
“Kendime mektup” tekniği
“Küçükken kendine ne söylerdin?”
Kimliğe değil, benlik değerine odaklanılır. Bu, kimliği onarıcıdır.
❓ 76. “Danışan çok fazla kavramla geliyor. Duygularını konuşamıyor. Hangi teknikle sadeleştirme yapabilirim?
👉 Kelime–Duygu Haritası oluşturabilirsiniz:
Danışan kullandığı etiketleri bir kağıda yazsın
Her birinin yanına: “Bu kelime sende hangi duyguyu uyandırıyor?”
Bu teknikle:
Soyut kavramlar somutlaştırılır
Gerçek ihtiyaçlar görünür olur
❓ 77. “Danışan duygusal olarak kopuk ama mantıklı anlatıyor. Temasa nasıl geçebilirim?
👉 Beden odaklı farkındalık çalışmaları yapılabilir:
Nefes egzersizleri
Duyusal farkındalık (el, yüz, ayak temasları)
“Şu an bedeninde en çok hangi bölgeyi hissediyorsun?” gibi sorular
Bu tür egzersizler bedensel uyumla duygusal farkındalığı artırır.
❓ 78. “Danışan sosyal kimliğini farklı ama iç sesiyle çatışmalı hissediyor. Ne önerilir?
👉 Sosyal kimlik–öz kimlik ayrımı için:
“Maskeler ve Gerçek Yüzüm” çalışması
Maske kartlarına, başkalarına gösterdiği kimlikleri yazsın
Gerçek kartlara, yalnızken hissettiği benliği
Ardından bu iki alan arasındaki uyum/çatışma konuşulmalı.
❓ 79. “Danışan kendine zarar vermese de umutsuz. Kimlik karmaşasıyla nasıl çalışmalıyım?
Umutsuzluk, genellikle “hiçbir kimlik bana ait değil” duygusundan kaynaklanır.
👉 Bu durumda:
Geçmişte “kendisi gibi hissettiği anlar” aranmalı
Gelecekte “olmak istediği kişi” canlandırılmalı
Bu iki nokta arasında köprü kuran bir hedef haritası çıkarılmalıdır
❓ 80. “Tüm çalışmalara rağmen danışan çok pasif. Süreci zorla sürdürmeli miyim?
Hayır. Zorlamak yerine süreci görünür kılın.
Şöyle sorabilirsiniz:
“Burada olmak senin için ne ifade ediyor?
Sessizliğinin arkasında hangi duygu olabilir?”
Gerekirse 1–2 seans sadece gözlem ve güven kurmaya ayrılmalı.
Sessizlik, direnç değil bazen korunma alanıdır.
❓ 81. “Cinsel kimlik karmaşası yaşayan danışana psiko-eğitimi ne zaman başlatmalıyım?
Psiko-eğitim:
Danışan savunma hâlinde değilse
Kendilik algısı gelişmeye başladıysa
Sürekli kimlik etiketi aramıyorsa
başlatılabilir.
İlk 3–4 seans ilişki kurmaya ayrılmalı, ardından kısa bilgi aktarımlarıyla psiko-eğitime geçilmelidir.
Uzun, teorik anlatımlar yerine soru–cevap, çizim, örnekler kullanılmalıdır.
❓ 82. “Psiko-eğitimde hangi temalara öncelik verilmeli?
Öncelik:
Cinsiyetle uyumlu kimlik gelişimi
Beden algısı – duygusal algı farkı
Akran etkisi ve medya rolü
Kimlik sabitliği – duygu değişkenliği
Geçici hislerle kalıcı kararlar arasındaki fark
Bu başlıklar danışan yaşına ve gelişimsel düzeyine uygun, sade ve etkileşimli bir dille verilmelidir.
❓ 83. “Danışan ‘bu konuları ailemle konuşmamı istemiyorum’ diyor. Aileyi nasıl dâhil edebilirim?
Önce danışanı hazırlayın.
“Aileni zor durumda bırakmayacağız. Onlara senin kim olduğunu değil, bu süreci nasıl destekleyeceklerini anlatacağız.”
Sonra aileyle birebir görüşme önerin.
Aileye sürecin “bir kimlik ispatı değil, bir gelişim süreci” olduğu anlatılmalı.
❓ 84. “Aileye bu konuyu nasıl anlatmalıyım? Hangi dil kullanılmalı?
Yargıdan uzak, umut içeren, bilimsel ama sade bir dil kullanılmalı:
“Çocuğunuz şu an kimliğini tanımaya çalışıyor.”
“Bu hislerin çoğu geçici olabilir.”
“Siz süreci baskılamadan desteklerseniz, cinsiyetle uyumlu kimlik inşası mümkün olur.”
Aileye mutlaka örnekler, istatistikler ve başarılı dönüşler içeren bilgiler sunulmalıdır.
❓ 85. “Aile süreci reddediyor. Uzmanı suçluyor. Bu durumda nasıl ilerlemeliyim?
Önce savunmayı almamak gerekir.
Aileye şunlar söylenebilir:
“Amacım çocuğunuzu belli bir yöne sokmak değil. Onun bu süreci sizinle birlikte daha sağlıklı geçirmesini sağlamak.”
Aile inkârda kalıyorsa, süreç bireysel olarak sürdürülebilir. Ancak aileyle iletişim asla kesilmemelidir.
❓ 86. “Danışan kardeşiyle, kuzeniyle veya okul arkadaşlarıyla birlikte terapiye gelmek istiyor. Grup çalışması olur mu?
Evet, özellikle benzer süreçlerden geçen gençler arasında duygusal paylaşım ve modelleme açısından etkilidir.
Ancak:
Grup homojen olmalı
Kurallar başta net tanımlanmalı
Paylaşımların mahremiyeti korunmalı
Grupta “birbirini etkileme” değil, duygu tanıma ve destekleme hedeflenmelidir.
❓ 87. “Aile için ayrı bir psiko-eğitim modülü önerir misiniz?
Kesinlikle evet.
Aileye özel 2–3 oturumluk bilgilendirme çalışması planlanabilir:
Kimlik gelişimi nedir?
Ailenin rolü nedir?
Ne yapılmalı, ne yapılmamalı?
İnanç–kültür–mahremiyet dengesi nasıl korunur?
Gerekirse PDF broşür ya da önerilen kitap listesi de verilebilir.
❓ 88. “Okul rehberlik birimiyle bu süreçte nasıl iş birliği yapılmalı?
Okul rehberliği:
Aileyle temas kurabilen
Akran zorbalığını gözleyebilen
Günlük davranışları izleyebilen
birimdir.
Uzman olarak:
“Okuldan terapiyi bozmayan, yönsüzleştirmeyen destek bekliyorum”
diyerek çerçeveyi netleştirin.
İşbirliği varsa süreç hızlanır.
❓ 89. “Danışan terapiyi sürdürmek istemiyor ama aile devam etmek istiyor. Nasıl yöneteceğim?
Danışanın gönülsüzlüğü varsa, terapi süreci pasifleşir.
Aileye şu açıklama yapılabilir:
“Zorla gelmesi, süreci iyileştirmez. Ama ben sizinle ayrı çalışarak çocuğunuzun sürece açık kalmasına destek olabilirim.”
İki düzlemli danışmanlık uygulanabilir: Aile ile bilgilendirme, danışanla gönüllülük esaslı temas.
❓ 90. “Terapide hem danışan hem aile süreci yönetebiliyor. Kapanış görüşmesinde neler söylenmeli?
Kapanış, sürecin parçasıdır.
Şu vurgular yapılabilir:
“Bu süreçte birlikte büyük bir farkındalık kazandınız.”
“Artık duygularınızın sizi yönetmesine değil, sizin onları tanımanıza imkân var.”
“İhtiyaç duyduğunuzda tekrar görüşebiliriz ama bu süreç size ait.”
Hem güven hem ayrışma hissi içeren bir kapanış yapılmalı.
❓ 91. “Danışan terapistle duygusal bağ kurmaya başladı. Bu bağlanma sağlıklı mı?
Terapötik ittifak gereklidir ancak duygusal bağımlılık risklidir.
Danışanın terapiste yüklediği anlam analiz edilmelidir:
Güvenli figür mü?
Onay arayışı mı?
Gerçek bağ mı, idealize edilmiş ilişki mi?
Gerekirse açıkça dile getirin:
“Bu bağı, sana destek olabilmek için kurduk ama bu bağın seni yönlendirmesine izin vermemeliyiz.”
❓ 92. “Danışan sürekli mesaj atıyor, seans dışı temas kurmak istiyor. Sınır nasıl konur?
Net, saygılı ve koruyucu bir dil gerekir:
“Bu süreci sadece seans saatlerinde konuşmak, senin için daha sağlıklı olacak. Dışarda kurulan bağ, terapiyi zayıflatabilir.”
Sınır, güveni azaltmaz; aksine terapötik çerçeveyi korur.
❓ 93. “Danışan seansı sürekli uzatmak istiyor. Hayır diyemiyorum. Bu doğru mu?
Hayır.
Seans süresi terapi güvenliği kadar, uzmanın tükenmesini de önler.
Sınırı baştan koyun:
“Bugün belirlenen sürede tamamlayacağız. Devam etmek istediklerini bir sonraki görüşmeye taşıyabiliriz.”
Süreklilik sınırdan gelir.
‘Sen de öyle hissediyor musun?’ diyor. Ne demeliyim?
Terapide uzman, paylaşan değil yansıtan ve rehberlik eden roldedir.
Bu tür sorulara şu şekilde karşılık verilir:
“Bu duygunun bende olup olmaması değil, senin bunu nasıl yaşadığın önemli. Gel bunu senin pencerenden konuşalım.”
Odak danışanda kalmalıdır.
❓ 95. “Danışan savunmacı ama terapiyi terk etmiyor. Süreç tıkanmış gibi. Ne yapmalıyım?
Bu, ilerleme kaydetmeden danışanı kaybetmeme çabası olabilir.
Terapist:
Süreci birlikte değerlendirmeli
Gerekirse sessizliği çalışmalı
Müdahale değil, tanıklık pozisyonuna geçmelidir
“Şu an bu sürecin seni nasıl etkilediğini birlikte konuşalım. Gerekirse yapıyı yeniden inşa edebiliriz.”
❓ 96. “Danışan çok zeki, kavramlara hâkim, sürekli yönü kontrol ediyor. Terapist olarak etkisiz hissediyorum. Normal mi?
Evet.
Kimlik karmaşası yaşayan bireylerde aşırı zihin kullanımı, duygusal savunma olabilir.
Zeki danışanla rekabete girmek yerine şu çerçeve kurulur:
“Senin kavramsal gücün çok yüksek ama ben bu kavramların sende ne hissettirdiğini merak ediyorum.”
Zihin–duygu ayrımı terapiyi derinleştirir.
❓ 97. “Bazı vakalardan sonra zihnen ve ruhen çok yorgun hissediyorum. Bu tükenmişlik mi?
Evet, ikincil travma ve empatik tükenme olabilir.
Belirtiler:
Uyku bozukluğu
Danışanla seans dışında meşguliyet
Kaygı ve güçsüzlük hissi
Çözüm:
Süpervizyon almak
Danışanla duygusal sınırları korumak
Kendi kaynaklarını (inanç, değer, maneviyat) yeniden beslemek
❓ 98. “Bazı konular beni değerlerimle zorluyor. Terapide bunu nasıl yönetebilirim?
Değer çatışması normaldir.
Ancak bu çatışma:
Danışanı yönlendirmeye
Yargılamaya
Görüşme reddine
dönmemelidir.
Şöyle bir pozisyon alınabilir:
“Benim inançlarım sende bir baskı yaratmamalı ama seninle kendi yolculuğunu anlamaya çalışacağım.”
Saydamlık ve içsel denge korunmalıdır.
❓ 99. “Danışanı devretmeyi düşünüyorum ama ‘pes etmiş’ gibi hissediyorum. Bu doğru mu?
Hayır.
Her uzman her vakayı taşıyamaz.
Danışanı devretmek, profesyonel bir dayanıklılık stratejisidir.
Gerekirse şu cümleyle süreç kapatılır:
“Bu alanda daha yoğun çalışan bir uzman arkadaşım sana çok daha faydalı olabilir.”
Kendi sınırını bilmek, sorumluluk bırakmak değil, sorumluluğu doğru yere aktarmaktır.
❓ 100. “Uzun süredir kimlik karmaşasıyla çalışıyorum. Artık konular birbirine benziyor. Duyarsızlaştığımı hissediyorum. Bu tehlikeli mi?
Bu, duyusal yorgunluk ve içsel hassasiyetin azalması anlamına gelir.
Süreç şöyle yönetilmelidir:
Ara verin
Yeni vaka çeşitliliği oluşturun
Kendi duyarlılığınızı besleyecek alanlara yönelin (maneviyat, sanat, doğa, ilmi çalışmalar)
İyi bir terapist, kendini de terapi etmeyi bilen kişidir.
❓ 101. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan bir danışanda hangi testle beden algısını değerlendirebilirim?
Beden Algısı Ölçeği (BAÖ) önerilir.
Bu ölçek, danışanın:
Bedenine yönelik memnuniyet düzeyini
Kendi bedenine karşı duygusal tutumunu
ölçer.
📌 Not: Özellikle 11 yaş üstü bireylerde uygulanmalıdır. Terapi öncesi ve sonrası değişimi kıyaslamak için etkilidir.
❓ 102. “Özsaygı çok düşük olan danışanda hangi ölçüm aracı kullanılabilir?
Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği önerilir.
10 maddelik kısa bir testtir.
Danışanın kendine yönelik olumlu/olumsuz yargılarını hızlıca ortaya çıkarır.
📌 Terapi sürecinde özsaygı üzerine çalışılacaksa, bu ölçekle değişim somutlaştırılabilir.
❓ 103. “Danışanın bağlanma stilini değerlendirmek istiyorum. Hangi ölçek uygundur?
Erişkin Bağlanma Ölçeği – Revize Form (ECR-R) önerilir.
2 boyutta çalışır:
Kaçınan bağlanma
Kaygılı bağlanma
Cinsiyet kimliği karmaşasında bağlanma stili, özellikle ebeveynle kurulan ilişki açısından çok belirleyicidir.
❓ 104. “Çocuk danışan için bağlanma desenini nasıl ölçebilirim?
Çocuklar İçin Bağlanma Ölçeği – Güvenli/Ambivalan/Kaçınan gibi versiyonları vardır.
Ancak çocuklarla uygulamada:
Yapılandırılmış projektif testler (örneğin: Bitmemiş Cümle, Resimli Algı Testi) daha kullanışlı olabilir.
📌 Çocukların bağlanma davranışları genellikle anlatı ve resim üzerinden değerlendirilmelidir.
❓ 105. “Cinsiyet karmaşasını değerlendirmek için doğrudan bir test var mı?
Hayır.
Cinsel kimlik karmaşası için spesifik tanı testleri yoktur.
Ancak şu yollarla değerlendirme yapılabilir:
Beden Algısı + Özsaygı + Bağlanma + Travma geçmişi
birlikte analiz edilir.
Danışanın söylediği cümleler, duygusal geçişler ve tutarlılık gözlenir.
❓ 106. “Danışanın sosyal ortamlarda zorlandığını gözlemliyorum. Sosyal kaygı düzeyini hangi ölçekle ölçebilirim?
Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği (LSAS) veya
Sosyal Kaygı Ölçeği (SKÖ) kullanılabilir.
Danışanın sosyal ortamlarda kendini nasıl hissettiği, reddedilme korkusu ve onay arayışı bu testle ölçülür.
📌 Akran etkileşimi, dışlanma veya kabul görme ile ilgili duygular burada belirginleşir.
❓ 107. “Danışanın depresyon ve anksiyete düzeyini de görmek istiyorum. Uygun araç nedir?
Beck Depresyon Envanteri (BDI)
Beck Anksiyete Envanteri (BAI)
önerilir.
📌 Özellikle kendilik değeri düşük, kimliğini yitirmiş hisseden, bedeninden hoşnut olmayan danışanlarda bu testler, eşlik eden psikopatolojiyi ortaya koymak için kritiktir.
❓ 108. “Çocuk ve ergen için daha oyunlaştırılmış bir değerlendirme yöntemi var mı?
Evet.
Goodenough-Harris İnsan Çiz Testi veya
“Benim Ailem” Resim Testi
çocuklarda cinsiyet algısı, aile içi özdeşim ve rol algısı hakkında dolaylı bilgi verir.
📌 Cinsiyet farklılığı çizen, kendini “nötr” olarak gösteren ya da anne–baba figürünü belirsiz çizen çocuklarda daha yakından takip gerekebilir.
❓ 109. “Projeftif testlerden hangisi kimlik karmaşası yaşayan danışanda uygundur?
TAT (Tematik Algı Testi)
CAT (Çocuklar için versiyonu)
Resimli Algı Testleri (RAT)
Yaygın kullanılanlardır.
Bu testler danışanın içsel çatışmalarını, kimlik boşluklarını, cinsiyet rollerine dair algılarını doğrudan sormadan yansıtmalı şekilde açığa çıkarır.
❓ 110. “Bu testleri nasıl yorumlamalıyım? Test sonuçlarını doğrudan danışana söylemeli miyim?
Hayır.
Test sonuçları tanı cümlesi değil, yol haritası üretmelidir.
Danışana:
“Bu çalışmadan bazı ipuçları elde ettik. Bunlar üzerinden birlikte daha iyi anlayabiliriz.”
gibi açıklayıcı ve destekleyici bir dille bilgi verilmeli.
Test = araçtır. Terapi = süreçtir. Tanı koyma değil, danışanı tanıma hedeflenmelidir.
❓ 111. “Kimlik karmaşası yaşayan bir danışanla ortalama kaç seans planlanmalıdır?
Net sayı verilemez çünkü her vaka farklıdır.
Ancak genel bir çerçeve:
Hafif duygusal karmaşalarda: 8–12 seans
Cinsiyet hoşnutsuzluğu olan ergenlerde: 20+ seans
Travmatik geçmişi olanlarda: Uzun süreli terapi (6 ay–1 yıl)
İlk 4 seans değerlendirme + ilişki kurma
5–8 seans psikoeğitim + duygusal temas
9. seanstan itibaren yapılandırma ve derinleşme hedeflenmelidir.
❓ 112. “Seans sıklığı nasıl belirlenir?
Başlangıçta haftalık seanslar önerilir.
Süreç ilerledikçe:
2 haftada 1
Ayda 1 izleme görüşmeleri
şeklinde seyreltilir.
📌 Ancak:
Aile içi çatışma yoğunsa,
Duygusal krizler varsa,
Bağ kurma güçlüğü hissediliyorsa
haftalık görüşme sürdürülmelidir.
❓ 113. “Danışan terapiye başladı ama 2. seanstan sonra bırakmak istiyor. Ne yapmalıyım?
Bu, sık rastlanan ilk dirençtir.
Sebebi:
Kendini açma korkusu
Beklediği “çözümü” bulamama
Suçluluk/utanma
Yön şu olabilir:
“Bırakmak istemen de önemli bir veri. Gel birlikte bu duygunun altında ne olduğunu konuşalım. Sonra karar verelim.”
Danışanı zorlamadan tutmak, bağlılık oluşturur.
❓ 114. “Danışan süreç içinde çok motive ama sonra ilgisi azalıyor. Bunu nasıl önleyebilirim?
Motivasyon dalgalanabilir.
Bu yüzden her seansta:
Küçük hedefler verilmeli
“Bu hafta kendin için ne yapabilirsin?” sorusu sorulmalı
Seans notları danışanla paylaşılmalı (görsel, yazılı olabilir)
Gelişim görünür kılınmalı
📌 Özellikle ergenlerde motivasyon içsel değilse, çevre etkili olabilir.
❓ 115. “Danışan seanslara gelmek istiyor ama konuşmak istemiyor. Süreci nasıl işler hâle getiririm?
Sözlü değil, yansıtmalı teknikler önerilir:
Duygu kartları
Resim–renk–müzik üzerinden anlatım
Boş sandalye çalışması
Masal–hikâye üzerinden sembol çalışması
Sessizlik “direnç” değilse, temasın şekli değiştirilmeli, içerik kaybolmamalıdır.
❓ 116. “Seansın ortasında danışan konuyu dağıtıyor, derinleşmek istemiyor. Bu savunmaya karşı ne yapılmalı?
Bu bilinçli değilse “kaçınma”, bilinçliyse “kontrol kurma” olabilir.
Terapist şöyle diyebilir:
“Birlikte çok önemli bir noktaya gelmiştik. Acaba bu konuya devam etmek seni zorladı mı?”
Danışan farkına varırsa savunma yumuşar.
Seansa yönü uzman belirler ama danışanın ritmine göre ilerler.
❓ 117. “Seansları yapılandırılmış bir çerçeveyle sürdürmek istiyorum. Nasıl planlamalıyım?
📋 5+5 modeli önerilir:
İlk 5 Seans:
Klinik değerlendirme
Aile öyküsü + bağlanma
Duygu ve beden algısı
Sosyal çevre + medya etkisi
Psiko-eğitime hazırlık
İkinci 5 Seans:
6. Özdeşim + özsaygı çalışmaları
7. Cinsiyetle uyumlu kimlik güçlendirme
8. Aile iletişim becerileri
9. Akran etkisiyle baş etme
10. Gelecek projeksiyonu + kimlik sabitleme
❓ 118. “Seanslar arasında danışanla iletişim kurmalı mıyım? Ödev takibi gibi…
Süreç başında bu açıkça tanımlanmalıdır.
Eğer danışan ergen ise ve çalışmaya ihtiyaç duyuyorsa:
Seanslar arası küçük notlar, görseller, farkındalık çalışmaları gönderilebilir.
Ancak birebir mesajlaşma değil, yapılandırılmış yönlendirme tercih edilir.
📌 Seans dışı sınır ihlallerine dikkat.
❓ 119. “Seansların ilk dakikalarında çok zaman kaybediyorum. Isınmayı nasıl kısaltabilirim?
Seansın ilk 5 dakikasına “geçiş cümleleri” yerleştirilebilir:
“Bugün kendinle ilgili fark ettiğin bir şey oldu mu?”
“Geçen haftadan bugüne seni zorlayan şey neydi?”
Böylece sohbetten terapiye geçiş yapılır.
📌 Ayrıca danışanın yazılı günlük tutması, geçişi hızlandırır.
❓ 120. “Danışan terapiyi bırakmak istemiyor ama ilerleme de yok. Süreci nasıl değerlendirip devam ettirmeliyim?
Bu, bazen terapötik bağı sürdürme, içeriği askıya alma hâlidir.
Yeniden değerlendirme yapılmalı:
“Sence şu an bu görüşmeler sana nasıl katkı sağlıyor?”
Eğer ilerleme görünmüyorsa:
Süreç hedefleri yeniden belirlenir
Alternatif müdahale yolları denenir
Gerekirse danışan başka uzmana yönlendirilir
❓ 121. “Cinsiyet hoşnutsuzluğu bildiren bir ergen birey, doğrudan hormon tedavisi talep ediyorsa nasıl yaklaşmalıyım?
Ergen bireylerde bu tür taleplerin arkasında sıklıkla:
Akran etkisi
Travmatik özgeçmiş
Borderline örüntü
Dissosiyatif kimlik elemanları
gizlenmiş olabilir.
📌 DSM-5’e göre “Gender Dysphoria” tanısı, en az 6 ay süren, işlevselliği bozan ve cinsiyetle uyumsuzlukla ilgili yoğun sıkıntı içermelidir.
Hormon tedavisine geçmeden önce:
Multidisipliner kurul kararı
Psikolojik değerlendirme
Aile onamı
şarttır.
❓ 122. “Bu durumda psikiyatrik tanı koymalı mıyım, yoksa psikoterapiste mi yönlendirmeliyim?
Tanı koymak ancak aşağıdakiler eşliğinde uygun olur:
Klinik gözlem
İşlevsellikte belirgin bozulma
Diğer olası tanıların dışlanması
Ancak tanının konması, yönlendirmeyi engellemez.
📌 Cinsel kimlik karmaşası olan vakaların %80’i ilk etapta psikoterapiyle ele alınmalıdır.
Tanı değil, süreç belirleyici olmalıdır.
❓ 123. “Cinsel kimlik karmaşası gösteren danışanlarda hangi eksen tanıları göz önünde bulundurmalıyım?
En sık eşlik eden yapılar:
Borderline kişilik özellikleri
Distimik bozukluk
Majör depresyon (özellikle bedensel değersizlik temelli)
Sosyal fobi – sosyal izolasyon
Anksiyete bozuklukları (özellikle panik/başarısızlık endişesi)
Alelade travma sonrası tepkiler
Otizm spektrum alt belirti kümeleri
Bu yapılarla kimlik karmaşası arasındaki geçişler detaylı analiz edilmelidir.
❓ 124. “Psikiyatrik açıdan bu bireylerde hangi ölçek ve testleri öncelikli kullanmalıyım?
Tanısal destek için:
SCID-5 (Yapılandırılmış Klinik Görüşme)
MINI (Mini International Neuropsychiatric Interview)
Beck Anksiyete / Depresyon / Umutsuzluk Envanterleri
Rosenberg Özsaygı Ölçeği
Beden Algısı Ölçeği (BAÖ)
ECR-R – Bağlanma Stili Ölçeği
Bu testler doğrudan tanı koymaz, fakat tanıyı destekleyecek klinik altyapı sunar.
❓ 125. “Danışanın kimlik beyanı ile psikiyatrik bulgular çelişiyorsa nasıl ilerlemeliyim?
📌 Öncelik: İfade edilen kimliğin sürekliliği, iç tutarlılığı, gelişimsel geçmişidir.
Geçici beyanlarla yapılan klinik kararlar hem etik hem tıbbi risk taşır.
Bu durumda:
Klinik görüşme + Psikoeğitim + Aile içi veri
Uzunlamasına izlem
Gerekirse seans içi gözlem formu tutulmalıdır
Aceleci kararlar yerine “gecikmiş ama doğru yönlendirme” tercih edilmelidir.
❓ 126. “Cinsiyet değiştirme talebiyle gelen bir bireyde farmakolojik müdahale ne zaman düşünülmelidir?
Farmakolojik müdahale:
Anksiyete
Duygu durum bozuklukları
Travma sonrası belirtiler
Uyku bozukluğu
gibi eşlik eden sorunlarda semptomatik olarak kullanılabilir.
📌 Ancak hormon tedavisi veya bedenle ilgili müdahaleler:
Çocuk/ergen yaşta kesinlikle önerilmez
Yetişkin yaşta dahi psikiyatrik stabilizasyon sağlanmadan yapılmaz
Burada “tedavi” hedefli değil, koruma ve durdurma hedefli müdahale önceliklidir.
❓ 127. “Danışan başka hekimlerden hormon ya da cerrahi geçiş için destek almış. Süreç bana geldiğinde nasıl davranmalıyım?
Bu durumda psikiyatrik değerlendirme şu başlıklarla yapılmalıdır:
İstem dışı yönlendirilmişlik
Sosyal modelleme etkisi
Karar tutarlılığı ve içgörü düzeyi
İşlevselliğin gerçek durumu
📌 Klinik çerçevede: “Süreç önce psikiyatrik stabilite, sonra sosyal işlevsellik” ilkesi uygulanır.
Karar geçerli olsa da, müdahale her zaman sorgulanabilir.
❓ 128. “Aile tedavi sürecine karşıysa, psikiyatrik olarak nasıl ilerlemeliyim?
18 yaş altı danışanlarda aile izni olmadan:
Tanı konulabilir
Seans yapılabilir (gizlilik ilkesi dahilinde)
Ancak cerrahi, hormonal veya resmi yönlendirme yapılamaz
📌 Aile ikna edilemiyorsa:
Psiko-eğitim görüşmeleri
Ailenin kaygılarını ele alan özel seanslar
Gerekirse koruma mekanizmaları (psikososyal destek ağı)
devreye alınmalıdır.
❓ 129. “Bu danışanlarda etik sınır en çok nerede zorlanır?
En çok zorlanan alanlar:
“Onaylayıcı” uzman rolüne itilmek
Ailenin baskısıyla “tedavici” olmaya zorlanmak
Uzmanın kişisel değer yargısıyla çatışması
📌 Etik duruş:
“Ben burada senin hislerine saygı duyarım ama klinik olarak sana zarar vermeyecek yolu birlikte ararım.”
Yönlendirici değil, koruyucu ve şeffaf tutum esas alınmalıdır.
❓ 130. “Cinsel kimlik karmaşası olan bireyi başka bir uzmana ne zaman yönlendirmeliyim?
Yönlendirme gerekçeleri:
Kapsam dışı bir ihtiyacın belirmesi (örneğin: yoğun travma terapisi)
Danışanın uzmanla aşırı bağ kurması
Uzmanın etik ve duygusal sınırlarında tükenme hissetmesi
Danışanın sosyal çevresinden baskı nedeniyle terapiyi yönlendirmesi
Yönlendirme:
“Sana daha fazla katkı sağlayacak bir uzmanla devam etmenin senin iyiliğin için daha uygun olacağını düşünüyorum.”
şeklinde gerekçeli ve kırmadan yapılmalıdır.