1. “Cinsel kimlik karmaşası yaşayan bir genci dinlemek onu cesaretlendirmek olur mu?”
Hayır. Dinlemek, cesaretlendirmek değil, güven kurmak anlamına gelir.
Güven olmadan yönlendirme yapamazsınız.
Susmakla uzaklaştırmak arasında kalmak yerine, dinleyerek rehberlik etmek gerekir.
2. “Bu çocuklara sadece dua etmek yeterli mi, yoksa konuşmalı mıyız?”
Dua önemlidir ama eylemsiz bırakılan dua eksiktir.
Konuşmak, çocuğun ruhuna dokunmanın ilk adımıdır.
Onunla konuşmazsanız, başkalarının yönlendirmesine açık hâle gelir.
Dua ile birlikte, düzgün cümle kurarak ona rehberlik etmek gerekir.
3. “Kur’an’dan hangi ayetleri söylemeliyim? Helak ayetleri uzaklaştırır mı?”
Kur’an’dan önce güven kurulmalıdır.
Doğrudan helak ayetleriyle başlamak, çocuğu Allah’tan koparabilir.
İlk temaslarda yaratılış düzeni, Allah’ın merhameti, insanın yönünü kaybedip bulması gibi ayetler tercih edilmelidir (örneğin Rum 30, Hucurat 13).
Helak ayetleri ise sonraki aşamalarda, bağ kurulduğunda dikkatle işlenebilir.
4. “Bu genci Kur’an kursuna davet edersem yanlış anlaşılır mı?”
Hayır. Davet etmek, suçlamak değildir.
Gencin Kur’an’la teması kopmasın.
Kurs ortamı onun için uygun bir alan olabilir.
Sadece grup içinde değil, gerektiğinde birebir ilgilenilebilecek bir sistem oluşturulmalıdır.
5. “Trans geçiş yapmış biri bana gelirse nasıl hitap etmeliyim? Erkek mi, kadın mı demeliyim?”
Fıkhen doğduğu cinsiyete göre muamele edilir.
Hitapta karışıklık varsa, ismini kullanarak konuşabilirsiniz.
Cinsiyetle ilgili doğrudan ifade kullanmanız gerekirse, doğum cinsiyetine göre yönlendirme yapılmalıdır.
Ne yanlış kimliği onaylayın ne de kırıcı olun.
Net ama saygılı olun.
6. “Bir genç bana ‘ben transım, beni böyle kabul et’ derse ne demeliyim?”
Onaylamadan, dışlamadan konuşmalısınız.
Şöyle denebilir:
“Senin bu duyguların olabilir. Ama Allah seni belli bir yaratılış düzeniyle var etti.
Biz seni bu yaratılışa döndürmek için sana destek olmak isteriz.”
Yargılamadan, net bir yön gösterin.
7. “Cinsiyet değişimini dinle açıklamak istiyorum ama kırmadan. Ne söyleyebilirim?”
Şöyle diyebilirsiniz:
“Cinsiyet değiştirmek Allah’ın yarattığı düzeni değiştirmeye çalışmaktır.
Bu karar hem dini olarak uygun değil, hem sağlık açısından da tehlikelidir.
Allah seni bir cinsiyette yarattıysa, bu sana en uygun olan yapı demektir.”
Netlik, kırıcı olmadan da verilebilir.
8. “Bu çocuk ibadet ediyor ama kimliği karışık. Kabul olur mu?”
İbadet samimi niyetle yapılırsa, kabul edilir.
Ama kişi kimliğini düzeltmek için çaba göstermeli.
İbadeti terk ettirmeyin ama kimliğin Allah’ın yarattığı şekliyle yaşanması gerektiğini hatırlatın.
İbadet bir çıkış kapısı olabilir. Bu kapıyı açık tutun.
9. “Ailesi bu genci reddetmiş. Benim ilgimle umutlanıyor. Bunu nasıl yönetmeliyim?”
Ailenin yokluğunu siz telafi edemezsiniz ama rehberlik açısından destek olabilirsiniz.
Sınırlarınız net olsun:
“Ben senin hakikate dönmen için buradayım.
Seni sevdiğim için değil, sana sorumluluk hissettiğim için ilgileniyorum.”
Bağ değil, yol gösteren mesafe kurun.
10. “Ben ilahiyatçı değilim. Sadece Kur’an okutuyorum. Böyle bir çocuk gelirse ne yapmalıyım?”
İlahiyatçı olmanız şart değil.
Sadece şu cümleyi kurmanız yeterli:
“Bu konuda uzman değilim ama seni dinleyebilirim.
Doğru bilgi almak ve zarar görmemen için birlikte bir yol arayabiliriz.”
Genci yalnız bırakmayın ama bilmediğiniz konuyu da aşmamaya dikkat edin.
11. “Bir gence ‘kimliğini düzelt’ demek doğru mu, nasıl söylemeliyim?”
Doğrudan “kimliğin yanlış” demek savunma oluşturur.
Şöyle demek daha yapıcıdır:
“Şu anda içinde bulunduğun durum geçici olabilir.
Allah sana bir cinsiyetle kimlik verdi.
Senin bu yaratılışa uygun yaşaman için sana yardımcı olabiliriz.”
Yargı değil, yönlendirme vurgusu yapın.
12. “Gencin kendini ‘LGBT birey’ olarak tanıtmasına nasıl karşılık vermeliyim?”
Tanımını kabul etmek, ideolojiyi meşrulaştırmaktır.
Ancak inkâr etmek yerine şöyle denebilir:
“Ben seni bu etiketlerle değil, insan olarak dinlemek istiyorum.
Bu duyguların nereden geldiğini birlikte konuşabiliriz.
Belki de bu hisler senin kimliğini değil, yaşadıklarını yansıtıyordur.”
Etiketi değil, özü merkeze alın.
13. “Bu genci çevresinden koparmak mı gerekir, yoksa olduğu yerde desteklemek mi?”
Çevresi yönlendirici ve zararlıysa, mesafe koymak gerekir.
Ama genci koparmak yerine, neden o çevreye tutunduğunu anlamak gerekir.
Desteklenmek istiyorsa, çevresel etkiler azaltılmalı ve alternatif bağlar kurulmalıdır.
Yani yalnız bırakmadan, koruyucu sınırlar çizilmelidir.
14. “Diyanet’in bu konudaki görüşü nedir, neye dayanarak konuşmalıyım?”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı resmî açıklamalarda:
Cinsiyetin doğuştan ve değiştirilemez olduğu,
Cinsel yönelimlerin teşvik edilmemesi gerektiği,
Gençlere şefkatli ama kararlı bir dil kullanılması gerektiği belirtilmiştir.
Konuşurken Kur’an’ın yaratılış ayetleri, helak kıssaları, fıtrata uygun yaşam ve merhamet vurgusunu birlikte kullanmak gerekir.
15. “Genci terapiye yönlendirmek dinî görevimi hafifletir mi?”
Hayır. Terapi yönlendirmesi önemlidir ama manevi destek ayrı bir sorumluluktur.
Psikolog duygularla ilgilenir, siz değerlerle konuşursunuz.
İkisi birlikte yürümelidir.
Siz sadece yönlendirip geri çekilmemeli, yanında kalan ama yön gösteren pozisyonda kalmalısınız.
16. “Kur’an’da geçen Lut kavmini anlatmak çok ağır mı olur?”
Zamanlama ve üslup önemlidir.
İlk görüşmede Lut kavminden bahsetmek çocuğu savunmaya iter.
Ancak süreç içinde güven kurulduğunda, Lut kıssası doğru şekilde anlatılabilir:
“Onlar günahı savundu, sen yönünü arıyorsun.
Allah yönünü arayana değil, inatla yanlışa yürüyene gazap eder.”
Aynı hikâyeyi, farklı niyetlere göre anlatın.
17. “Bir genç ‘böyle yaratılmışım’ diyorsa ne demeliyim?”
Bu düşünceyi sarsmadan düzeltin:
“Allah seni kadın ya da erkek olarak yaratmış.
Ama bu hisler yaratılışla değil; çevre, yaşantı ve duygusal etkileşimlerle şekillenmiş olabilir.
Doğuştan gelen kimlik sabittir, ama hisler geçicidir. Bunu birlikte anlamaya çalışabiliriz.”
Yaratılış – his farkını sakin şekilde açıklayın.
18. “İbadeti terk etmiş, örtüsünü çıkarmış bir genç gelirse ne yapmalıyım?”
İbadet kaybı kimlik karışıklığının göstergesidir.
İlk adımda ibadeti değil, kimlik karmaşasını ele alın.
Şöyle diyebilirsiniz:
“İçinde yaşadığın duygular seni uzaklaştırmış olabilir.
Ama Allah seni hâlâ bırakmış değil.
İstersen bu uzaklığı birlikte onarabiliriz.”
Sonra ibadete yönlendirme yapılmalıdır.
19. “Anne-babası bu çocuğu dışlamış. Ben ne yapabilirim?”
Önce aileyle birebir görüşme önerin.
Dışlamanın çözüm olmadığını, çocuğun daha da kopabileceğini açıklayın.
Aileye şu cümleler etkili olur:
“Onu evden atmak değil, kimliğine sahip çıkmak gerekir.
Sevgiyle desteklerseniz, yönü değişebilir.”
Aileyi yalnız bırakmayın ama çocuğu aileye ezdirmeyin.
20. “Benim tek cümlemle değişeceğini düşünmüyorum. O zaman konuşmamın anlamı var mı?”
Evet, tek cümleyle değişmeyebilir.
Ama doğru bir cümleyle düşünmeye başlayabilir.
Değişim aniden değil, farkındalıkla başlar.
Siz bazen sadece “duyduğu ilk doğru ses” olursunuz.
Ve o ses, çocuğun içinde kalıp yönünü belirleyebilir.
21. “Bu genci çok iyi niyetle dinliyorum ama bana bağlanıyor gibi hissediyorum. Ne yapmalıyım?”
Duygusal bağ oluşursa danışan–danışman ilişkisi zarar görür.
Mesafeyi koruyun. Süreli ve sınırları belirli görüşmeler yapın.
“Ben bu süreçte sana destek olurum ama bu bir dostluk değil, bir rehberliktir.”
ifadelerini açıkça kullanın.
İlgiyi sürdürün ama kişisel yakınlık oluşturmayın.
22. “Ben kadın bir hocayım. Biyolojik erkek ama kadın gibi yaşayan biri geldi. Yalnız görüşmeli miyim?”
Hayır. Bu tür hassas konularda güvenlik ve etik sınır önemlidir.
Yanınızda bir kişi daha bulunsun veya açık alanda görüşme yapın.
Danışanın doğum cinsiyetini esas alarak uygun yönlendirme yapın.
Bu tür görüşmeler disiplinli, sınırlı ve kayıt altında yürütülmelidir.
23. “Bu konudaki konuşmam dinî sohbet sırasında diğer gençleri etkiler mi?”
Evet, olabilir.
Bu nedenle genel sohbet ortamında değil, özel ya da birebir danışmanlık çerçevesinde ele alınmalıdır.
Topluluğa açık ortamlarda LGBT içerikleri meşrulaştırıcı ya da merak uyandırıcı şekilde anlatmaktan kaçının.
Koruyucu ama doğrudan olmayan bir dille konuşun.
24. “Genci çok üzgün gördüm. ‘Senin için dua ediyorum’ demek yeterli mi?”
Hayır. Bu cümle iyi niyetlidir ama etki bırakmaz.
Dua edin ama onunla konuşun, plan yapın, yol gösterin.
“Seninle birkaç görüşme yapalım, bu durumu birlikte değerlendirelim” gibi somut öneriler sunun.
Dua + rehberlik = gerçek destek.
25. “Bu çocuk bana ‘ben böyle yaşamak istiyorum, din bana baskı yapıyor’ dedi. Ne demeliyim?”
İnancı baskı gibi algılaması, büyük ihtimalle yanlış dil, kötü temsil ya da sosyal etkiden kaynaklıdır.
“Din seni şekle zorlamaz, seni korumaya çalışır. Allah sana kimlik vermiş, senin içindeki karışıklık geçici olabilir” şeklinde açıklayın.
Dini savunmadan önce empati kurarak doğru çerçeveyi oluşturun.
26. “Kur’an’da ‘sapkınlık’ gibi ifadeler geçiyor. Bunu doğrudan söylersem iletişim kopar mı?”
Evet, kopar.
Kur’an’daki ifadeler doğrudur ama iletişimin zamanlaması ve bağlamı önemlidir.
İlk temaslarda suçlayıcı değil, uyarıcı ve yönlendirici dil kullanın.
“Kur’an kimliğini kaybedenleri uyarır ama çabalayanı da affeder”
gibi geçiş cümleleri kurun.
27. “Ben açık açık konuşursam ailesi bana kızar mı?”
Danışma süreci gizli değil, şeffaf ve etik sınırlarda yürütülmelidir.
Aileyle de görüşme yapılacaksa öncesinde danışana bilgi verin.
“Bazı konuları ailenle konuşmak gerekebilir. Seni zor duruma düşürmeyeceğim ama seni korumak için bazı şeyleri birlikte ele almalıyız.”
şeklinde hazırlayıcı konuşmalar yapın.
28. “Ben manevi danışmanım ama kendi içinde kararsızım. Bu durum beni etkiliyor. Ne yapmalıyım?”
Bu çok insani bir durum.
Eğer bilgi eksikliği veya kişisel çekinceniz varsa, danışmanlık yaparken sadece dinlemeye odaklanın, yönlendirme için destek alın.
Kendi inanç ve pozisyonunuzu güçlendirmek için düzenli eğitim, vaka analizi ve istişare süreçlerine katılın.
Bilginiz oturmadan net mesaj vermeyin.
29. “Bu genci terapiye yönlendirdim ama psikolog onu yönsüz bırakmış. Ne yapmalıyım?”
Psikolojik destek aldı diye süreci bırakmayın.
Psikologun yönsüz kaldığını gördüyseniz, aileyle konuşun, alternatif yönlendirme yapın.
Manevi danışman olarak siz hâlâ onun değer ekseninde tutunacağı kişi olabilirsiniz.
Danışmanlar arasında iletişim kurulabiliyorsa, işbirliği önerin.
30. “Bir çocuk bana ilk kez açıldı. Ailesi bilmiyor. Gizlemeli miyim?”
Bu, çocuğun yaşı, durumu ve risk düzeyine göre değişir.
Güven ilişkisini bozmadan, aşama aşama aileye anlatma süreci planlanmalıdır.
“Bu konuyu seninle birlikte ailenle de paylaşmamız gerekebilir. Ama seni hazırlayacağım, seni yalnız bırakmayacağım.”
diyerek güveni koruyun.
Gizlemek de, ani ifşa da hatadır.
31. “Bana çok açık şekilde ‘ben eşcinselim’ diyen bir öğrenciye nasıl cevap vermeliyim?”
Onaylamayın ama küçümsemeyin.
Şöyle diyebilirsiniz:
“Bu duygular sende olabilir ama bu seni tanımlamaz.
Allah seni erkek/kadın olarak yarattı.
Dilersen bu duyguları birlikte değerlendirebilir, yaratılışına uygun yaşamayı konuşabiliriz.”
Duygular sabit değil, yön değiştirilebilir olduğunu hatırlatın.
32. “Bir çocuk bana kendini trans olarak tanıttı. İsmini değiştirmiş. Yeni ismini kullanmalı mıyım?”
Hayır. Yeni isim, geçiş sürecini meşrulaştırmak anlamına gelir.
Ama doğrudan doğum ismini kullanmak da savunma oluşturabilir.
Çözüm:
“Ben seni insan olarak önemsiyorum. Kimlik konusunu birlikte değerlendirmek isterim.”
Nötr hitapla süreci başlatın, kimlik hatırlatmasını zamanla yapın.
33. “Danışan bana sık sık mesaj atıyor, görüşme dışında da duygusal bağ kurmak istiyor. Ne yapmalıyım?”
Bu, sınır ihlalidir.
Görüşmelerin süresi, yeri ve şekli baştan netleştirilmeli.
Mesajlara kısa, resmi ve yönlendirici cevaplar verilmeli.
Gerekirse şunu açıkça ifade edin:
“Sana destek olmak isterim ama bu süreç sınırlı olmalı.
Bu bir arkadaşlık değil, bir danışmanlıktır.”
Sınır koymak ilgisizlik değil, profesyonelliktir.
34. “Bu genç bana diğer danışmanlardan daha çok güveniyor. Bu bağ sağlıklı mı?”
Aşırı duygusal bağ, danışmanlığı zayıflatır.
Gencin sizinle bağ kurması olumlu ama bu bağ, bağımlılığa dönüşmemeli.
İlginizi gösterin ama duygusal destek değil, ilkesel rehberlik sunun.
“Sana yardımcı olmak isterim ama bu destek sınırlıdır” diyerek denge kurun.
35. “Kendi inancım net ama bu konuyu anlatmakta zorlanıyorum. Sebebi nedir?”
Bu zorlanma çoğu zaman duygusal korkudan kaynaklanır: yanlış anlaşılma, kırma, etiketlenme…
Kendi duruşunuzu netleştirdikten sonra, ifade dilini öğrenmeniz gerekir.
Yani inanç + üslup = doğru iletişim.
Şunu unutmayın:
“Doğruyu yanlış cümleyle söylemek, susmak kadar tehlikelidir.”
36. “Danışan bana cinsiyet geçişi hakkında ayetlerle cevap veriyor. Ne yapmalıyım?”
Kur’an’ı kendi yorumuyla savunma amaçlı kullanan gence şunu söyleyin:
“Kur’an bütünlüğü içinde ele alınır. Ayetleri kendi içimizde çelişkili duygularımıza göre yorumlamak doğru olmaz.”
Detaylı bilgi için güvendiğiniz bir ilahiyatçıdan destek alabilir, danışanı da kaynak okumaya yönlendirebilirsiniz.
Dini tartışmaya değil, bilgiye davet edin.
37. “Bu çocuk ‘sen de beni kabul etmiyorsan Allah da beni kabul etmeyecek’ diyor. Ne demeliyim?”
Bu duygusal manipülasyon olabilir.
Cevabınız net ama yumuşak olsun:
“Ben seni aşağılamıyorum. Ama sana Allah’ın sana verdiği kimlikle yaşamanın daha huzurlu olacağını söylüyorum.
Allah senin dönüş çabana bakar, O’nun kapısı açık ama yol da belli.”
Kabul ile onaylamayı karıştırmasına izin vermeyin.
38. “Bu genç cami ortamına girmeye çekiniyor. Ona nasıl cesaret verebilirim?”
Cami, herkese açık olmalı ama kurallı olmalıdır.
Şunu söyleyin:
“Cami senin Rabb’inle arandaki yerdir. Kimseden utanmana gerek yok.
Ama senin de camide belli bir düzene uygun davranman gerekir.”
Genci cesaretlendirin ama sınırları netleştirin.
39. “Danışan bana ‘sen de beni yargılıyorsun’ diyor. Halbuki sadece yön göstermeye çalışıyorum.”
Bunu açıkça ifade edin.
“Seni yargılamıyorum, ama duygunun seni ne kadar etkilediğini birlikte konuşmak istiyorum.
Benim görevim senin içinden gelen sese değil, Allah’ın sana verdiği kimliğe sadık kalmana yardımcı olmak.”
Savunmaya çekilmeden açıklama yapın.
40. “Bir genç LGBT terimlerini kullanıyor, ben anlamıyorum. Bilmediğim konuyu nasıl yöneteceğim?”
Anlamadığınız şeyi inkâr etmeyin.
Şunu söyleyin:
“Bu terimleri kullanıyorsun ama biz önce senin duygularını, yaşadıklarını ve kimliğini anlamak istiyoruz.
Bu etiketlerin altında neler hissettiğini birlikte konuşabiliriz.”
Etiketlerin gerisine geçin, şahsiyete odaklanın.
41. “Bu çocukla uzun süredir ilgileniyorum ama değişmiyor. Boşa mı uğraşıyorum?”
Hayır, boşa değil.
Değişim zaman alabilir. Sizin emeğiniz anında sonuç vermeyebilir ama çocuğun zihninde ve kalbinde iz bırakır.
O an değilse bile, aylar sonra bile söylediğiniz bir cümle onu etkileyebilir.
Vazgeçmeden ama bağımlılık oluşturmadan süreci takip edin.
Rehberlik bazen tohum ekip sabırla beklemektir.
42. “Kimi zaman ben de yoruluyorum. Bu konuda kendimi nasıl güçlü tutabilirim?”
Bu çok doğaldır.
Destek sunarken kendinizi ihmal etmeyin.
Kendi maneviyatınızı, okuma disiplininizi ve istişare halkanızı koruyun.
Destek veren kişi düzenli takviye almazsa tükenir.
Kendi motivasyonunuzu sürdüremezseniz danışanı da taşıyamazsınız.
43. “Bir yandan vicdanım yumuşak, diğer yandan dini duruşum sert. Arada sıkışıyorum.”
Vicdan ve din çatışmaz. Asıl mesele, dil ve yöntemdir.
Dini duruşunuz net kalabilir ama bunu aktarırken yumuşak bir üslup kullanmanız gerekir.
Rehberlik, hakikati yumuşak cümleyle anlatabilmektir.
Hem kırmadan, hem yön göstererek ilerleyin.
44. “Bu konuları anlatırken dini değerleri sulandırıyor gibi hissediyorum. Dengemi nasıl koruyabilirim?”
Söylediğiniz hakikat nettir, ama yargılayıcı dil yerine açıklayıcı dil kullandığınızda bu sulandırma değil; doğru iletişim olur.
Özden sapmadan ifade tarzınızı geliştirmeniz gerekir.
Gerçeği anlatmakla incelikli anlatmak birbirini tamamlar.
45. “Bana danışan çocuk tekrar tekrar aynı şeyleri söylüyor. Döngüden çıkamıyoruz. Ne yapmalıyım?”
Tekrarlayan anlatım, danışanın hâlâ çözülmemiş alanları olduğunu gösterir.
Yeni bir soru, yeni bir bakış açısı eklemeye çalışın.
“Bu duygunun altında ne var?”, “İlk ne zaman böyle hissettin?” gibi yönlendirici sorularla derinleşin.
Ve gerekiyorsa bir uzmandan yönlendirme desteği alın.
46. “Bazı veliler bu konulara bile tahammül edemiyor. Aileyle nasıl konuşmalıyım?”
Aileyi savunmaya geçirmemek için “biz çocuğun yanında değiliz ama ortasında duruyoruz” diyerek başlayın.
“Onu korumak için bir yol arıyoruz, ona alan açarsak daha kolay dönüş yapabilir.”
gibi ifadelerle güven verin.
Aileyi suçlamak değil, sürece dahil etmek gerekir.
47. “Bu çocuğun değişmesini ben istiyorum ama o istemiyor. Süreç nasıl işleyecek?”
Siz istemeden dönüş olmaz, ama sadece sizin istemenizle de olmaz.
Danışanın iç motivasyonu yoksa, değişim süreci yüzeyde kalır.
O yüzden “senin bu hâl sana huzur veriyor mu?” gibi sorularla iç motivasyonu tetikleyin.
İstek sizden, irade ondan gelmeli.
48. “Danışan bana çok şey anlatıyor ama uygulamaya geçmiyor. Bu normal mi?”
Evet, bu yaygındır. Anlatmakla değişmek farklı şeylerdir.
Anlatmak bir rahatlamadır. Değişim için tekrar tekrar yapılandırma gerekir.
Görüşmelerde somut hedefler koyun:
“Bu hafta sadece şu duygunu gözlemle.”
Küçük adımlarla sorumluluk verin.
49. “Ben bu çocuğun yönünü düzeltmesem vebal altında kalır mıyım?”
Elinizden geleni yapıyorsanız vebal altında kalmazsınız.
Bilgi verdiniz, rehberlik sundunuz, merhamet gösterdiniz, dua ettiniz.
Zorla değiştirmek değil; fırsat sunmak sizin görevinizdir.
Tebliğ sizden, hidayet Allah’tandır.
50. “Artık ne söylesem fayda etmiyor gibi hissediyorum. Vaz mı geçmeliyim?”
Vazgeçmeden önce yöntem değiştirin.
Farklı örnekler, farklı ayetler, farklı uzman desteği önerin.
İletişimi koparmayın ama kendi yükünüzü hafifletin.
Bazen siz değil, başka biri o çocuğun dönüş kapısı olur. Ama sizin emeğiniz oraya bir basamak olur.
Sabırla ama stratejiyle ilerleyin.
51. “Danışan bana açıkça ‘ben değişmek istemiyorum, beni bu hâlimle kabul edin’ dedi. Ne demeliyim?”
Onu zorlayamazsınız ama sınırınızı net koymalısınız.
Şöyle diyebilirsiniz:
“Seninle konuşmaya devam edebilirim ama sana yol gösterecek bir niyetin olursa.
Kabul etmek zorunda değilim, saygı duymak başka, onaylamak başka.”
Süreç niyetsizse, danışmanlığı da yapılandırmak mümkün değildir.
52. “Danışan görüşmelerde inatla dini inkâr ediyor. Devam etmeli miyim?”
İnançsız biriyle de görüşme yapılabilir ama bu görüşme imanı tartışmaya açan bir zemine dönüşmemeli.
Konuşmayı Allah inancı değil, kimlik arayışı ve yaratılış düzeni üzerinden kurun.
Eğer tartışma niyetliyse değil, yönsüzlüktense, sabırla sürdürebilirsiniz.
Aksi durumda yönlendirme yapın.
53. “Danışan beni test ediyor. Bilerek dini sorguluyor, zor sorular soruyor. Ne yapmalıyım?”
Bu testler güç dengesini kurmak içindir.
Tartışmaya girmeyin, kontrolü kaybetmeyin.
“Soruların kıymetli, ama ben seni tartışmaya değil, birlikte çözüm aramaya davet ediyorum.”
diyerek yönü belirleyin.
Cevaplamakta zorlandığınız sorular için birlikte araştırma yapabileceğinizi söyleyin.
54. “Danışan camide davranışlarıyla ortamı bozuyor. Çıkarmalı mıyım?”
Önce birebir konuşun.
“Cami herkesin yeridir ama hepimiz kurallara uymalıyız.”
Davranış düzelmiyorsa geçici sınır konulabilir.
Ama doğrudan kovmak değil, düzeni koruyarak uyarı vermek gerekir.
Cami açıktır ama kuralsız değildir.
55. “Cami ortamına giren bir trans birey safları karıştırıyorsa ne yapmalıyım?”
Doğum cinsiyetine göre safta yer alması gerekir.
Bunu açıkça belirtin:
“Dinimize göre kişi doğduğu cinsiyete göre sorumludur.
Camiye gelmen kıymetli ama düzeni korumamız gerekiyor.”
Açık ve saygılı iletişim kurun, gerekirse uygun bir yer ayarlamaya çalışın.
56. “Bu gencin sosyal medyada LGBT propagandası yaptığını gördüm. Yüzüne vurmalı mıyım?”
Sosyal medya üzerinden gördüklerinizi doğrudan gündeme getirmeniz, savunma doğurur.
Önce kimliğine dair duygusal süreci anlamaya çalışın.
Zamanla şu cümle kullanılabilir:
“Bazı içeriklerin seni yönsüzleştirebileceğini düşünüyorum.
Bu konuları birlikte değerlendirmek isterim.”
Ama doğrudan suçlama yapmayın.
57. “Bir gencin diğer gençleri etkilediğini fark ettim. Müdahale etmeli miyim?”
Evet. Bu, bireysel bir durumdan çıkmış, ideolojik etki hâline gelmiştir.
Grup içinde bu genci öne çıkarmayın, birebir görüşün.
Gerekirse şu cümleyi kurun:
“Diğer arkadaşlarını etkilemeden önce kendini tanıman, anlaman gerekiyor.
Bu süreç seni de onları da karıştırabilir.”
Dengeyi koruyun, ama pasif kalmayın.
58. “Bazı arkadaşlarım bu gençlerle görüşmememi söylüyor. Ne yapmalıyım?”
Danışmanlık, toplumsal baskıyla değil, değer ve ihtiyaç analiziyle yapılır.
Eğer siz bu görüşmenin faydalı olduğunu düşünüyorsanız, sürdürün.
Ama süreci yalnız yürütmeyin.
Destek alın, istişare edin, kayıt tutun.
Danışmanın koruyuculuğu kadar dayanışması da önemlidir.
59. “Bu konu ailede de tartışmaya neden oldu. Manevi danışman olarak nerede durmalıyım?”
Taraf olmayın. Aileyle de, çocukla da açık iletişim kurun.
“Ben bu çocuğun kendini kaybetmemesi için buradayım.
Ailenin tepkisi haklı olabilir ama çocukla köprü kurulmazsa kayıp büyür.”
Aileyi kızmadan ikna edin.
Danışanla aile arasında köprü olun ama ara durumu açıkça yönetin.
60. “Artık hangi cümleyi kuracağımı bilemiyorum. Konuşmak yerine dua etmeli miyim?”
Dua etmeyi bırakmayın ama sessiz kalmak çözüm değildir.
Eğer yorulduysanız, danışmanı değiştirin, ama çocuğu konuşmasız bırakmayın.
“Şu an sana nasıl destek olabilirim, birlikte karar verelim.”
gibi basit bir cümleyle bile yön kazandırabilirsiniz.
Yol bitmiş değilse, cümle hâlâ işe yarar.
61. “Danışan bana ‘pişmanım ama nasıl döneceğimi bilmiyorum’ dedi. Ne yapmalıyım?”
Bu çok kıymetli bir andır.
İlk adım: suçluluk yerine çözüm odaklı konuşmak.
“Geçmişi değiştiremeyiz ama şu andan itibaren yeni bir yön belirleyebiliriz.”
diyerek somut plan çıkarın.
İbadet, sosyal çevre, dijital temizlik gibi adımlarla geri dönüşü yapılandırın.
62. “Danışan ‘ben dua ettim ama düzelmiyor’ dedi. Bu inancını zayıflatır mı?”
Evet, yanlış anlamış olabilir.
Duanın etkisi bazen hemen görünmez.
Şunu açıklayın:
“Dua senin iç direncini güçlendirir. Değişim bir süreçtir.
Allah duanı duyar ama senin çabana göre yönlendirir.”
Sabır kavramını doğru anlatın.
63. “Danışan çok yol aldı, sonra yeniden eskiye döndü. Süreci kaybettik mi?”
Hayır. Gerileme, dönüşüm sürecinde olağandır.
Dönüş yolculuğu lineer değil, dalgalı ilerler.
Tekrar başlamaktan korkmaması gerektiğini söyleyin.
“Geri düşmen bitiş değil, yeniden toparlanman için bir işaret.”
deyip süreci yeniden planlayın.
64. “Danışan ‘herkes beni affetse bile Allah affeder mi?’ diye sordu. Ne demeliyim?”
Kur’an’da defalarca geçen bir gerçektir:
Allah, samimi tevbe eden kulunu affeder.
“Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayıcıdır” (Zümer 53).
Ayetle destekleyin.
“Senin dönüşün niyetli olduğu sürece Allah seni yarı yolda bırakmaz.”
deyin, ümidini güçlendirin.
65. “Bir genç bu süreçte çok ağladı, utanıyor. Ona nasıl yaklaşmalıyım?”
Ağlamak pişmanlık değil, kırılganlıktır.
Bu anı güvenle yönetmek gerekir.
“Senin bu duyguların çok insani. Bu utanılacak bir şey değil. Asıl kıymetli olan ne yapacağını sorgulaman.”
diyerek utanma duygusunu iyileşme fırsatına çevirebilirsiniz.
66. “Danışan cinsiyetine göre değil, kimliğiyle hitap edilmesini istiyor. Düzelen biriyle bu kırılmayı nasıl aşarım?”
Eğer kişi artık dönüş sürecindeyse, doğum cinsiyetine göre hitap edilmesi sürecin bir parçası olmalı.
Bunu açıklayarak yapın:
“Yeni yönüne göre yaşamak istiyorsan, yaratılışına da sahip çıkmalısın. Bu hitap o kimliğe dönüş yoludur.”
Hitap, dönüşümün aynasıdır. Bu süreci birlikte tanımlayın.
67. “Bir öğrenci süreci atlattı ama diğer arkadaşlarından etkilenmekten korkuyor. Ne yapmalıyım?”
Sosyal destek şart.
Onu yalnız bırakmayın ama bağımlı hale de getirmeyin.
Yeni çevre, yeni sorumluluk, küçük görevler verin.
“Sen artık bu konuda tecrübe sahibisin, istersen başkalarına da destek olabilirsin.”
diyerek kendine güvenini artırın.
68. “Danışan dönüş sürecinde ama çevresi onu alay konusu yapıyor. Korumalı mıyım?”
Evet, özellikle dönüş süreci başladığında dış etkiler yıkıcı olabilir.
Bu yüzden danışanı çevresinden geçici olarak soyutlamak gerekebilir.
Gerekirse ailesiyle görüşün.
“Bu süreçte destek olunmazsa kayıp artar.”
Çocuğu yalnız bırakmayın, çevreyi bilinçlendirmeye çalışın.
69. “İyi giden bir danışmanlık sürecini başka bir arkadaşım bozdu. Ne yapmalıyım?”
Danışanı yeniden görüşmeye çağırın.
Yıkılan güveni tekrar kurmak zaman alır ama mümkündür.
Şöyle deyin:
“Bazı karışıklıklar olabilir. Ama ben bu süreci birlikte toparlayabileceğimize inanıyorum.”
Karşı tarafa kızmayın, danışanı kazanmayı merkeze alın.
70. “Danışan süreci tamamladı ama sonra ben ilgilenmedim. Benden uzaklaştı. Hâlâ sorumlu muyum?”
Süreç sonrası takip, danışmanın sorumluluğundadır.
Ara görüşmeler, hâl hatır mesajları, kısa kontroller önemlidir.
Eğer danışan uzaklaştıysa, tekrar yazmakta tereddüt etmeyin.
“Sürecin nasıl gidiyor? Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?”
gibi kısa ama etkili cümlelerle tekrar bağ kurabilirsiniz.
71. “Danışan süreci tamamladı ama kimliğini içselleştiremiyor. Ne yapmalıyım?”
Bu durumda kimliği tekrar tekrar işlemeniz gerekir.
Onun kadın/erkek oluşuna dair ayetler, görevler, rol modeller üzerinden çalışma yapın.
“Yaratıldığın kimlik sadece cinsiyet değil, bir sorumluluktur” mesajını vurgulayın.
Kimlik sadece ‘duygu’ değil, sorumluluk ve inşa süreci olarak anlatılmalıdır.
72. “Dönüş süreci tamamlandı. Şimdi bu genci nasıl desteklemeye devam etmeliyim?”
Süreç sonrası takip, dönüşümün kalıcılığı açısından önemlidir.
3 ayda bir görüşme planlayın. Yeni sorumluluklar verin.
“Sana güveniyorum, bu süreci taşıyabildiğini görmek bizi sevindiriyor” gibi destekleyici cümlelerle aidiyet kazandırın.
Unutmayın: Sahip çıkılmayan dönüşüm, geriye döner.
73. “Danışan dini sorular soruyor ama ibadet alışkanlığı yok. Nereden başlamalıyım?”
Önce anlamı güçlendirin, sonra uygulamayı ekleyin.
İbadeti görev gibi değil, kimlikle bağ kurma yolu olarak anlatın.
“Namaz, sadece hareket değil, senin kimliğini koruyan bir bağdır.”
Küçük hedefler verin:
“Bu hafta sadece bir vakitle başla” gibi.
Adım adım inşa edin.
74. “Bu süreç çok iyi ilerledi ama artık desteğe ihtiyaç kalmadığını hissediyorum. Ne zaman bırakmalıyım?”
Eğer danışan istikrarlı, bağımsız ve bilinçliyse, görüşme sıklığı azaltılabilir.
Son görüşmede şu vurguyu yapın:
“İstediğin zaman bana ulaşabilirsin ama artık süreci senin yürütmen gerekiyor.”
Bağımlılığı kırmadan, sorumluluğu devredin.
75. “Süreci iyi yönettim ama başka bir vakayla karşılaştım, kendimi yetersiz hissediyorum. Ne yapmalıyım?”
Her danışan farklıdır.
Yetersizlik hissettiğinizde destek almak danışmanlığınızı küçültmez, güçlendirir.
İstişare edin, okumaya devam edin, gerekiyorsa yönlendirin.
Unutmayın: Yönlendirme, vazgeçmek değil, koruyucu akıldır.
76. “Bir danışan beni başka bir danışana önerdi. Kabul etmeli miyim?”
Eğer süreci kaldırabilecek durumdaysanız, kabul edebilirsiniz.
Ama sınırlarınız, vaktiniz ve enerjiniz buna uygun değilse başka danışman yönlendirin.
“Seninle ilgilenmek isterim ama bu konuda daha uygun biriyle görüşmen senin için daha sağlıklı olur” diyebilirsiniz.
Kapasite farkındalığı, kaliteli danışmanlık getirir.
77. “Aynı anda 2–3 danışanla ilgileniyorum. Kafam karışıyor. Ne yapmalıyım?”
Her danışan için ayrı notlar tutun. Görüşme tarihlerini planlayın.
Danışanları birbirine karıştırmamak için isim yerine kod ya da numara kullanın.
Görüşmeleri karışık değil, planlı ve belgeli yürütün.
Bu sizi hem korur, hem süreci sağlıklı ilerletir.
78. “Danışan beni takip etmeyi bıraktı. Sosyal medya üzerinden bana ulaşmıyor. Üzülmeli miyim?”
İletişimi siz koparmadıysanız, suçluluk duymanıza gerek yok.
İnisiyatif artık danışandadır.
Ama kontrol amaçlı bir kez ulaşmayı deneyebilirsiniz:
“Merhaba, süreçle ilgili nasılsın? Yardımcı olabileceğim bir konu var mı?”
Cevap gelmezse, alan bırakın ama dua etmeyi bırakmayın.
79. “Bana danışmak isteyen biri oldu ama çok agresifti. Kabul etmeli miyim?”
Agresif bireylerle çalışmak zor olabilir.
İlk görüşmede sınır koyarak test edin.
“Sakin ve karşılıklı konuşabileceğimiz bir iletişim ortamı kurabilirsek süreci sürdürebiliriz.”
Olmuyorsa uygun bir danışmana yönlendirin.
Danışman zorla tahammül etmek zorunda değildir.
80. “Benden yardım isteyen bir çocuk yaşça çok küçük. Ailesiyle paylaşmalı mıyım?”
Eğer çocuk 18 yaş altındaysa ve kimlik karmaşasına dair ciddi sorunlar yaşıyorsa, aileye haber vermek gerekir.
Ama bunu çocukla birlikte ve hazırlıklı biçimde yapın:
“Bu durumu ailene anlatmamız gerekiyor. Seni yalnız bırakmayacağım.
Ne zaman ve nasıl paylaşacağımızı birlikte planlayabiliriz.”
Gizli değil, güvenli ve planlı ilerleyin.
81. “Kimlik karmaşası yaşayan genç abdest alırken hangi şartlara uymalı?”
Fıkhî olarak kişi doğum cinsiyetine göre hüküm alır.
Bedeninde değişiklik olsa bile, abdestte örtülmesi gereken yerler ve mahremiyet sınırları yaratılışa göre değerlendirilir.
Danışana bunu net şekilde açıklayın:
“Dinin temel ölçüsü doğuştaki cinsiyettir. İbadetlerdeki ölçü de buna göredir.”
82. “Bu genç namaz kılarken hangi safta durmalı?”
Fıkıhta saflar da doğum cinsiyetine göre belirlenir.
Danışan biyolojik olarak erkekse erkek saflarında, kadınsa kadın saflarında durmalıdır.
Cami görevlileri bu konuda yumuşak bir dille rehberlik yapmalı, gerekiyorsa ayrı bir düzenleme sağlanmalıdır.
83. “Kimlik karmaşası yaşayan biri oruç tutmalı mı? Kabul olur mu?”
Oruç kişisel bir ibadettir.
Kimlik karmaşası yaşayan bir kişi, oruç tutmakla Allah’a yönelmiş olur.
Duygusal karmaşa orucun sıhhatine engel değildir.
Oruç, bu gencin manevî dönüşümünde destekleyici olabilir.
“Rabbine yönelmeye başladığın her adım kıymetlidir” diyerek teşvik edin.
84. “Danışan ‘kadın gibi hissediyorum, namazda erkek gibi durmak istemiyorum’ diyor. Ne söylemeliyim?”
Duygu değil, doğum cinsiyeti esas alınır.
Namazın şekli bu kurala bağlıdır.
Şöyle açıklayın:
“İbadet şekilleri hissiyata göre değil, yaratılışa göredir.
Allah seni hangi cinsiyette yarattıysa, o şekilde O’na yönelmeni ister.”
Net ama saygılı bir dille anlatın.
85. “Trans geçiş yapmış biri hac veya umreye gitmek istiyor. Nasıl yönlendirmeliyim?”
Bu tür durumda fıkhî meseleler karmaşıklaşabilir.
Doğum cinsiyetine göre ihram, tavaf ve konaklama düzenlenmelidir.
Bu kişi eğer toplu ibadet ortamında sorun yaşama ihtimali taşıyorsa, Diyanet Hac Dairesi Başkanlığı’na başvurarak özel düzenleme istenebilir.
Bu sorumluluğu yalnız almayın.
86. “Bu genç bir Kuran kursuna katılmak istiyor ama diğer öğrenciler rahatsız. Ne yapmalıyım?”
Kursa alınabilir ama düzeni bozmayacak, özel takibe alınabilecek bir sistem kurulmalıdır.
Diğer öğrencilerin de hakları vardır.
Danışana şunu net ifade edin:
“Senin katılımını istiyoruz ama bu, belli sınırlarda olacak.
Hem seni korumak hem ortamın düzenini sağlamak için birlikte karar vereceğiz.”
87. “Bu çocuk ‘benim kadınlık/erkeklik hislerim yok, namaza gerek yok’ diyor. Nasıl yaklaşmalıyım?”
Cinsiyet hissi olmaması, ibadet sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
İbadet, kimlik duygusuna değil, yaratılışa bağlıdır.
Şöyle denebilir:
“Senin kimliğin net. Hislerin değişse bile Allah’ın seni yarattığı cinsiyet sabit.
Namaz bu kimliğe yönelme biçimidir. Kimliğini hatırlamak için gereklidir.”
Yumuşak ama net olun.
88. “Camiye gelen bir trans bireyi cemaatten biri uyardı, ortam gerildi. Ne yapmalıyım?”
Önce müdahale eden kişiyi sakinleştirin, sonra trans bireyle özel görüşün.
Genel ortamda tartışma çıkmasına izin vermeyin.
Trans bireye şu mesajı verin:
“Cami herkese açık ama düzeni korumamız gerekiyor.
Bu süreçte seninle özel bir plan yapabiliriz.”
Süreci siz yönetin, tepkileri engelleyin.
89. “Bir genç tesettürü bırakmış ama Kur’an okumaya devam ediyor. Ne demeliyim?”
Kur’an’ı bırakmaması sevindirici bir adımdır.
Tesettürü hatırlatmak gerekir ama Kur’an’dan da uzaklaştırmak zararlıdır.
“Senin Allah’la bağın sürüyor, bu kıymetli.
Gel bu süreci birlikte değerlendirip eksikleri de yavaş yavaş ele alalım.”
Yargılamadan yol gösterin.
90. “Danışan erkek ama sürekli makyaj yapıyor, kadın gibi giyiniyor. Bunu nasıl ele almalıyım?”
Görünüm üzerinden değil, kimlik arayışı üzerinden konuşun.
“Bu dış görünüş senin kim olduğunu göstermiyor.
Gerçek kimliğini dış etkilere göre değil, yaratılışına göre anlamaya çalışalım.”
Uygunsuz giyimi net bir dille uyarın ama kişiyi uzaklaştırmayın.
Gerekirse uygun alanı ve kıyafeti birlikte belirleyin.
91. “Aylarca uğraştım ama hiçbir gelişme olmadı. Bu, benim yetersizliğim mi?”
Hayır. Her danışan farklı hızda ilerler.
Sonuç odaklı değil, süreç odaklı düşünmelisiniz.
“Ben doğru yaklaşımı sundum mu?” sorusuna evet diyorsanız, üzerinize düşeni yapmışsınızdır.
Değişim danışanın iradesiyle olur.
92. “Bazı vakalar beni ruhsal olarak yoruyor. Sürekli etkisinde kalıyorum. Ne yapmalıyım?”
Bu, sınır aşımının işaretidir.
Danışanla empati kurarken özdeşleşmemelisiniz.
Kendinize zaman ayırın, destek alın, gerektiğinde süreci devredin.
Sağlıklı danışmanlık için önce danışman güçlü kalmalıdır.
93. “Danışan dinî öğretilere alayla yaklaşıyor. Uyum sağlamak için susmalı mıyım?”
Hayır. Susmak, alayı normalleştirir.
Tepki göstermeden sınır koyun:
“Dini değerlere saygılı bir dil kullanırsak konuşmaya devam edebiliriz.”
Duruşunuzu net gösterin. Uyum değil, rehberlik sunun.
94. “Danışan bana ‘ben bu hayatı seviyorum’ dedi. Cevap veremedim. Ne demeliyim?”
Bu durumda tercihin sorumluluğunu hatırlatın.
“Bu senin kararın olabilir ama her kararın bir sonucu olur.
Bizim görevimiz seni bilgilendirmek, yönünü sen belirleyeceksin.”
Onaylamadan, yargılamadan sınırı koyun.
95. “Danışan çok zeki ve ikna edici. Ben bazen neyi savunduğumu unutuyorum. Ne yapmalıyım?”
Hazırlıklı olun. Kendi inanç temelinizi ve ifade dilinizi güçlendirin.
Zeki danışanlar, kararsız danışmanları zorlar.
İstişare edin, not alın, ihtiyaç duyarsanız yönlendirin.
Bilmediğinizi kabul etmek sizi küçültmez, savrulmak sizi yıpratır.
96. “Bir genci yanlış yönlendirdiğimi fark ettim. Hatalı konuşmuşum. Şimdi ne yapmalıyım?”
Dürüst olun.
“Önceki açıklamamı gözden geçirdim. Yanılmış olabilirim. Bu konuyu birlikte tekrar değerlendirelim.”
Samimiyet, danışanla aranızdaki güveni artırır.
Güncelleyin, düzeltin, yeniden yön verin.
97. “Danışan iyileşti ama bana fazla bağlandı. Bu bağı nasıl sağlıklı bitirebilirim?”
Teşekkür ederek, süreci kapatmak gerekir:
“Süreci birlikte güzel yürüttük. Artık sen kendi adımlarını atacak güçtesin.
Geriye dönecek olursan kapım açık ama senin yürümene güveniyorum.”
Danışanı kırmadan bağımsızlaştırın.
98. “Cinsel kimlik karmaşasını konuşmak beni bazen utandırıyor. Bunu nasıl aşarım?”
Bu hassasiyet doğaldır.
Ama danışmanlık yapan kişi, bu konuda profesyonel dil geliştirmelidir.
Ne utanarak konuşun ne de laubalileşin.
Kitap okuyun, rehberlik dilini çalışın, soruları önceden yazın.
Alıştıkça özgüveniniz artar.
99. “Aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmak danışana sıkıcı gelmez mi?”
Hayır, tekrar güven oluşturur.
Danışan bazı şeyleri duymaya ihtiyacı olduğu için sorar.
Cevaplarınız net ve tutarlıysa, tekrarlamak danışmanın gücüdür.
Yorulduğunuzu değil, kararlı olduğunuzu gösterin.
100. “Bu kadar uğraşa rağmen her şey aynı kaldı. Bu alanda çalışmaya devam etmeli miyim?”
Eğer hâlâ bir danışana faydanız olduğunu düşünüyorsanız, devam edin.
Ama tükenmiş hissediyorsanız, ara verin, destek alın, dinlenin.
Danışmanlık uzun solukludur.
Herkes her vakayı taşıyamaz, bu bir eksiklik değil, sınır farkındalığıdır.