Ebeveynler
Bu sayfa, çocuklarında cinsel kimlik karmaşası, dini karmaşa, manevi boşluk gibi sorunlarla karşılaşan ya da bu alanda farkındalık kazanmak isteyen anne babalara özel olarak hazırlanmıştır. Ailelerin en sık sorduğu sorulara sade, bilimsel ve değer temelli cevaplar sunulmuştur.Amacımız, ebeveynlere hem pedagojik hem de manevi açıdan yol göstermek; karmaşık süreçlerde doğru adımlar atmalarına yardımcı olmaktır. Her soru; Gerçek danışan ailelerden gelen ihtiyaçlara dayanır, çözüm odaklı ve koruyucu bir yaklaşımla yazılmıştır,biyolojik cinsiyet, aile bütünlüğü ve çocuk ruh sağlığı esas alınarak yapılandırılmıştır
Unutmayın, her güçlü toplum sağlam ailelerle başlar. Bu sayfa, o sağlam temeli birlikte korumak için buradadır
Çocuğum cinsiyetini sorguluyorsa bu kesin bir kimlik değişimi anlamına mı gelir?
Hayır.
Bu yaşlarda çocuklar, hem bedensel hem duygusal olarak değişim ve dönüşüm sürecindedir. Hormonların devreye girdiği, bedenin yabancılaştığı ve sosyal etkileşimlerin arttığı bu dönemde çocukların kendilerine “Acaba ben kimim?”, “Ben farklı mıyım?” gibi sorular sorması doğaldır.
🟡 Ancak bu sorgulamalar hemen “çocuğum cinsiyetini değiştirmek istiyor” ya da “farklı bir yönelimi var” şeklinde yorumlanmamalıdır.
Çünkü çocukların bu tür ifadeleri çoğu zaman:
Geçici kafa karışıklıkları,
Duygusal yalnızlıklar,
Aidiyet problemleri,
Dijital etkilenmeler sonucu oluşabilir.
📌 Bu noktada aile için kritik olan, çocuğun ifadesini dikkate almak ama kimliğini duygulara göre tanımlamamaktır.
🗨️ “Şu an kafan karışık olabilir. Bu yaşta böyle şeyler yaşanabilir. Ama biz senin bu duyguların arasında kaybolmanı istemeyiz. Sana güvenli bir alan sunacağız ve kimliğini cinsiyetine uygun şekilde güçlendirmene yardımcı olacağız.”
📌 Kimlik inşa edilen bir şeydir. Duygular gelip geçicidir, ama ailenin duruşu çocuğun kimliğini şekillendirir.
Çocuğum “Ben artık erkek/kız olmak istemiyorum” dediğinde ne yapmalıyım?
Bu tür bir cümle, ilk duyulduğunda ailede şok, korku, panik yaratabilir. Ama unutmayın:
🟡 Çocuklar bu sözü genellikle gerçek bir kimlik değiştirme arzusu ile değil;
İçsel çatışmalarını anlatamadığında,
Kendini anlaşılmamış hissettiğinde,
Ailede ya da çevrede kendi cinsiyetine dair olumsuz bir deneyim yaşadığında,
Duygusal olarak zorlandığında sarf eder.
📌 Yani bu ifade çoğu zaman “beni fark edin, ben bu kimlikle baş edemiyorum” demenin başka bir yoludur.
📎 Aile nasıl yaklaşmalı?
Cümleyi bastırmak, “saçmalama” demek çocuğu daha da içine kapatır.
“Sen nasıl istiyorsan öyle ol” demek de çocuğun kafa karışıklığını pekiştirir.
En doğru tutum: duyguyu anlamak ama kimliğe net bir sınır koymaktır.
🗨️ “Kendini böyle hissetmen seni korkutmuş olabilir. Bu duygularla baş etmek zor olabilir. Ama hissettiklerin, kim olduğunu değiştirmez. Senin kız/erkek olarak yaratılmış olman bizim için değerli ve biz bu kimliği sevmeni, korumanı istiyoruz.”
Bu cümle çocuğa:
“Seni anlıyorum”
“Kimliğini önemsiyorum”
“Seni bırakmıyorum ama yönsüz de bırakmıyorum” mesajı verir.
📌 Kimlik, yalnızca hisle değil; sınırla, aidiyetle ve modelle şekillenir.
Bu durum bizim yanlış ebeveynliğimiz yüzünden mi oldu?
Bu soru, özellikle annelerin içini en çok yakan sorulardan biridir.
🟡 “Ben mi sert davrandım?”,
🟡 “Babası ilgilenmediği için mi oldu?”,
🟡 “Evdeki tartışmalar mı çocuğumu etkiledi?”
Ancak şunu bilmek gerekir:
Bu tür durumlar genellikle tek bir sebebe değil, birçok faktörün bir araya gelmesine bağlıdır.
📌 Evet, evdeki bağlanma biçimleri, anne-baba rolleri, mahremiyet eğitimi, sınırların netliği ve güvenli iletişim çocuk üzerinde etkilidir. Ama bu, doğrudan “biz yüzünden böyle oldu” anlamına gelmez.
Aksine, şu noktada önemli olan şudur:
“Geçmişte ne oldu?” değil,
“Şu an biz nasıl duruyoruz?”
🗨️ “Belki bazı eksiklerimiz oldu, bazı şeyleri zamanında fark edemedik. Ama şimdi buradayız. Geçmişi sorgulamak yerine bugünden itibaren sana destek olacağız. Senin sağlıklı kimliğini kurman için sorumluluğu birlikte alıyoruz.”
📌 Geçmişe saplanmak çocuğun iyileşmesini geciktirir. Ama anne-babanın bugünkü kararlı ve bilinçli duruşu, çocuğun kimliğini yeniden inşa etmesini mümkün kılar.
🟠 Suçlu aramak değil, çözümde rol almak gerekir.
Okulda ya da arkadaş çevresinde etkilenmiş olabilir mi?
Evet, çok büyük ihtimalle olabilir.
Çünkü bugün çocukların kimlik algısını en fazla şekillendiren şey sadece aile değil; dijital ortamlar, arkadaş çevresi, okul atmosferi ve maruz kalınan söylemlerdir.
📌 Özellikle:
Aidiyet ihtiyacı güçlü olan,
Ailesinden duygusal olarak uzaklaşmış ya da bağları zayıf olan,
Onay arayan,
Özgüveni düşük çocuklar,
kendilerini bir gruba ait hissetmek için kolayca dışarıdaki kimlik kalıplarına özenebilirler.
🟡 Bu çocuklar “gerçekten böyle hissediyorum” diyebilir ama bu his, çoğu zaman maruz kalınan içeriklerin ve ilişki ağlarının sonucudur.
📎 Ne yapılmalı?
Aile, çocuğun kimliğiyle ilgili her duyguyu “kendine ait” sanmamalıdır.
Duyguları bastırmak yerine, nereden geldiğini anlamaya odaklanmalıdır.
Sosyal medya, oyunlar, diziler, YouTube, okul konuşmaları mutlaka izlenmeli, sınırlandırılmalı ve çocuğun iç dünyasıyla dengelenmelidir.
🗨️ “Bu hislerin belki sana ait değil, seni etkileyen bir şeyden geliyor olabilir. Ne düşündüğünü birlikte konuşabiliriz. Ama seni bu karışıklığın içinde bırakmayız.”
📌 Unutmayın:
Dış etkiyi sınırlamak istiyorsanız, iç bağı güçlendirmelisiniz.
Ailenin evdeki kararlılığı, çocuğun dışardaki savrulmalarına karşı en sağlam kalkandır.
🟠 Çocuk duygusunu dışardan alabilir ama kimliğini evin içinde kurar.
Bu çocuklar değişebilir mi? Yoksa hep böyle mi kalıyorlar?
Evet, değişebilirler.
Ama bu değişim, kendi kendine, zamana bırakılarak, “büyüyünce geçer” denilerek olmaz.
🟡 Kimlik, doğuştan belirlenmiş bir yönelim değil; gelişen, şekillenen ve inşa edilen bir yapıdır.
Dolayısıyla zamanında fark edilen bir kafa karışıklığı, doğru yaklaşımla yön bulabilir.
📌 Ancak burada çok kritik bir çizgi vardır:
“Geçici bir şey” deyip önemsememek, çocuğun yaşadığı bu kafa karışıklığını yerleşik bir kimliğe dönüştürebilir.
🧩 Ne zaman değişebilir?
Aile duruşunu netleştirdiğinde,
Çocuk baskı görmeden ama serbest de bırakılmadan rehberlik aldığında,
Dijital etkiler, yanlış modeller ve kafa karıştırıcı çevreden korunduğunda,
Kimliğine uygun sevgi, ilgi ve rol modellerle desteklendiğinde…
📎 Değişim bir anda olmaz ama adım adım olur.
🗨️ “Şu an böyle hissedebilirsin ama bu duyguların kalıcı olması gerekmez. Biz senin kendini daha iyi tanıman ve cinsiyetine uygun bir kimlik inşa etmen için yanında olacağız.”
📌 Unutmayın:
Kimlik, geçici duygulara değil, kalıcı değer ve rehberliğe göre şekillenir.
Aile bu süreçte çocuğun hem sınırı, hem dayanağı olursa değişim mümkün olur.
🟠 Bu çocuklar değişebilir. Ama önce biz kararlı bir tutumla sürece eşlik etmeyi seçmeliyiz.
Onu psikoloğa götürmeli miyiz? Ne zaman destek almalıyız?
Bu süreçte aileler en çok şu ikilemde kalır:
🟡 “Çok mu abartıyorum yoksa geç kaldım mı?”
Cinsel kimlik karmaşası yaşayan bir çocuğun mutlaka her durumda psikoloğa götürülmesi gerekmez. Ama bazı belirtiler vardır ki, bu noktada uzman desteği geciktirilmemelidir.
❗️ Mutlaka destek alınması gereken durumlar:
Çocuk cinsiyetini reddediyor, bedenine karşı olumsuz duygu besliyorsa,
Kendine zarar verme, “ben neden böyleyim” diyerek depresif söylemler varsa,
Aileyle iletişim kurmuyor, sürekli içine kapanıyorsa,
Sosyal hayattan çekiliyor, arkadaşlarından kopuyorsa,
Sıklıkla duygusal patlamalar, öfke ya da ani ağlama nöbetleri yaşıyorsa…
🗨️ “Bu yaşadıkların senin için ağır gelmiş olabilir. Biz seni anlamaya çalışıyoruz. Belki bu noktada bize de yol gösterecek bir uzmana birlikte gitmemiz iyi olur. Bu bir ceza değil, sana olan ilgimizin bir parçası.”
📌 Ama unutmayın:
Her psikolojik destek aynı değildir.
Bazı uzmanlar, çocuğun yaşadığı bu süreci “doğal bir yönelim” gibi ele alabilir ve çocuğun kafa karışıklığını derinleştirebilir.
📌 Bu nedenle tercih edeceğiniz uzman:
Doğuştan gelen biyolojik cinsiyeti esas alan,
Aileyi sürecin dışında bırakmayan,
Sınır çizen,
Kimlik gelişimini destekleyen bir yaklaşımda olmalıdır.
📎 Sonuç olarak:
Gözlem, rehberlik ve uzmanlık bir arada yürütülmelidir.
Psikoloğa gitmek; çocuğu “uzmana bırakmak” değil, sürece profesyonel destek katmaktır.
Aile desteği olmadan hiçbir terapi yeterli değildir.
Onunla bu konuyu nasıl konuşmalıyız? Ne söylesek doğru olur?
Bu konuyu konuşmak, çocuğun duygusal gelişimi kadar kimlik inşası için de belirleyici bir adımdır. Ama bu konuşma:
Ne bastırıcı,
Ne serbest bırakıcı,
Ne korkutucu,
Ne de her şeyi normalleştiren bir dille yapılmalıdır.
📌 En doğru yaklaşım: Şefkatli ama sınır koyan, açık ama yönsüz bırakmayan bir tutumdur.
🟡 Aileler bu noktada şuna dikkat etmelidir:
Çocuk duygularını ilk olarak anneyle paylaşmaya daha açıktır. Çünkü anne duygusal temasta daha ulaşılabilir bir figürdür.
Baba, bu konuda doğrudan konuşan değil; ama davranışlarıyla ve duruşuyla çocuğun kimlik gelişimini şekillendiren bir dayanak olmalıdır.
🗨️ “Zorlanıyor olabilirsin. Ne hissettiğini anlamaya çalışıyorum. Ama her duygunun peşinden gidilmez. Biz senin duygularını bastırmayacağız ama onları kimliğine dönüştürmene de izin vermeyeceğiz. Bu konuda seninle açıkça konuşabiliriz.”
📌 Bu cümle çocuğa şu üç mesajı aynı anda verir:
“Seni yargılamıyorum.”
“Her dediğini onaylamıyorum.”
“Seni duymaya ama yönsüz bırakmamaya niyetliyim.”
Ailenin bu dengeyi kurması, çocuğun içsel karmaşasını normalleştirmeden, bastırmadan yönetmesine zemin hazırlar.
Bu durumu babası/annesi bilmiyor. Söylemeli miyim?
Evet, söylemelisiniz. Çünkü bu süreç sadece bir ebeveynin omzuna yüklenemeyecek kadar hassastır. Ama çocuğun haberi olmadan ve mahremiyetini koruyarak.
🟡 Özellikle baba bu süreçten haberdar olmalı, ancak çocuk babasının bunu bildiğini asla bilmemelidir.
Bu çocuğun utanmasını önler, yüzleşmesini engeller ve babaya olan saygısını korur.
📌 Baba sürecin içinde olacaktır, ama çocuğun karşısına geçip bu konuyu konuşmaz, sorgulamaz, tepki vermez.
Bunun yerine baba:
Çocuğuna sevgisini artırarak gösterir,
Onunla kaliteli vakit geçirir,
Model olur,
Ve tüm bu süreci kararlı bir duruşla ama sessizce takip eder.
🗨️ Bu yaşadığın süreci seninle ben konuşuyorum. Babanla bu konuda konuşmuyoruz, çünkü bu senin özel alanın. Ama biz senin iyiliğin için her zaman birbirimizle istişare ederek ilerliyoruz. Senin yanında olduğumu bil yeter.
📌 Çocuk, bu süreçte annenin ilgisini ve rehberliğini yaşarken;
Babanın sevgisini, istikrarını ve sakinliğini gözlemleyecek — ama hiçbir zaman yüzleşmeye zorlanmayacaktır.
Bizim evde kadın-erkek rolleri karışıktı. Bu onun kimliğini etkiler mi?
Evet, etkiler.
Çocuğun kimlik gelişiminde sadece biyolojik cinsiyet değil, evde gördüğü kadın ve erkek örnekliği belirleyici rol oynar.
🟡 Eğer baba pasif ya da geri planda kalmışsa, erkeklik kavramı çocuğun zihninde silikleşir.
🟡 Eğer anne, hem karar veren hem yöneten figürse; çocuk için kadınlık, sınır çizemeyen ama hâkimiyet kuran bir yapı gibi algılanabilir.
Buradaki sorun cinsiyette değil, modeldeki karışıklıktır.
Çocuğun sağlıklı bir kimlik kurabilmesi için şunlar gereklidir:
Baba, sevgi ve disiplin arasında denge kuran, evde sözünün değeri olan, duygusal olarak var olan ama aynı zamanda sınır çizen bir otorite olmalıdır.
Anne, sadece duygusal değil, ölçülü şefkat gösteren ve babayı çocuğun gözünde değersizleştirmeyen bir model olmalıdır. Anne ne kadar saygılıysa, çocuk da babayı o kadar ciddiye alır.
🗨️ “Evde bazı denge hataları yapmış olabiliriz. Ama şimdi neyin bize ve sana iyi geleceğini daha iyi anlıyoruz. Senin kız/erkek kimliğini doğru kurabilmen için biz de kendi yerimizi sağlamlaştıracağız.”
📌 Kimlik, sadece “nasıl hissedildiğiyle” değil, “evde kim nasıl durduğu”yla şekillenir.
Anne ve baba birlikte güçlü bir model oluşturduğunda çocuk da kendisini sağlam temelde inşa edebilir.
Çocuğum “Allah beni böyle mi yarattı?” diye soruyor. Ne demeliyim?
Bu soru çocuğun sadece kafasının değil, kalbinin de karışık olduğunun göstergesidir. Bu yaşta çocuklar hem duygularını hem de inançlarını anlamlandırmakta zorlanabilir. Ama bu durum, Allah’ın onu “farklı” ya da “yanlış” yarattığı anlamına gelmez.
🟡 Ortada bir yaratılış sorunu yoktur. Karışıklık, çocuğun duygularındadır. Duygular geçicidir, ama yaratılış sabittir.
🗨️ “Hayır, Allah seni bir cinsiyetle yarattı. Bedenin, sesin, yapın sana özeldir ve senin kimliğin budur. Ama bazen insanlar kendini farklı hissedebilir. Bu hisler geçebilir. Allah seni yanlış yaratmadı, biz de seni kimliğini sevmen için destekleyeceğiz.”
Bu açıklama çocuğa hem inanç açısından güven verir hem de kimliğini duygulara göre değil, yaratılışına göre tanımasına imkân tanır.
📌 Allah yaratırken hata yapmaz. İnsan bazen hislerinde zorlanır ama bu, kimliğini değiştirmez. Aile, bu ayrımı net ve sevgiyle anlatabilirse çocuğun inancı da, kimliği de korunur.
Çocuğum hemcinsine ilgi duyduğunu söylüyor. Bu kalıcı bir yönelim mi?
Bu yaşta birçok çocuk, arkadaşına karşı daha derin bir yakınlık hissedebilir. Bu yakınlık her zaman romantik ya da cinsel bir anlam taşımaz.
🟡 Özellikle bağlanma ihtiyacı olan, aile içinde kendini güvende hissetmeyen ya da özgüveni zayıf çocuklar; kendini değerli hissettiren bir arkadaşına karşı hayranlık, sahiplenilme ya da duygusal bağlılık geliştirebilir.
Bu durumda hemen “sen böyleymişsin” demek çocuğun kafa karışıklığını pekiştirir.
Tam tersine, aile çocuğa bu duyguları fark ettirerek, özdeşim ihtiyacını sağlıklı bir zemine çekmelidir.
🗨️ “Arkadaşına yakınlık hissetmen seni kötü yapmaz. Ama bu hisleri karıştırmak kimliğini de karıştırabilir. Biz seni olduğun gibi seviyoruz ve senin kız/erkek kimliğini sağlıklı şekilde kurmanı istiyoruz.”
📌 Kimlik, gelip geçen duygulara değil; kalıcı değerlere ve kararlı aile rehberliğine dayanır.
Çocuğun duygusu konuşulmalı, ama duygunun kimliğe dönüşmesine izin verilmemelidir.
Çocuğum mahremiyet kurallarına uymuyor. Bu cinsel kimlik karmaşasıyla mı ilgili olabilir mi?
Evet, olabilir. Çünkü mahremiyet eğitimi ile kimlik gelişimi birbiriyle çok yakından ilişkilidir.
🟡 Çocuk, bedeninin değerli ve korunması gereken bir alan olduğunu erken yaşta öğrenemezse, hem sınırlarını koruyamaz hem de kendisini nasıl ifade edeceğini karıştırır.
Bu da ilerleyen süreçte “ben kimim?”, “vücudum bana ne anlatıyor?”, “bedenim başkalarına ait olabilir mi?” gibi karmaşalara zemin hazırlar.
🟡 Özellikle kimlik karmaşası yaşayan çocuklar:
Mahremiyet algısını ya fazla katı ya da fazla gevşek biçimde geliştirir.
Bazen bedenini sergileyerek görünür olmak ister,
Bazen de bedeninden uzaklaşır, reddeder.
Bu nedenle mahremiyet kurallarını çiğniyor gibi görünen bir çocuk, aslında çoğu zaman “ben kimim?” sorusunu içinden sessizce sormaktadır.
🗨️ “Bedenin sana ait ve çok kıymetli. Kimliğini güçlü bir şekilde kurabilmen için önce bedenine değer vermeyi öğrenmen gerekiyor. Sana bunu yargılamadan ama kararlı bir şekilde öğreteceğiz.”
Mahremiyet eğitimi; baskıyla, ayıplamayla değil; güvenle, sevgiyle ve net sınırlarla verilmelidir.
📌 Çocuğun bedenle kurduğu ilişki, kimliğiyle kurduğu ilişkinin temelidir. Bu bağı güçlendiren ebeveyn, sadece mahremiyeti değil, kimliği de korumuş olur.
Çocuğum ağlamaya başladı, içine kapanıyor, “neden ben böyleyim” diye üzülüyor. Nasıl yaklaşmalıyım?
Bu süreçte çocuklar çoğu zaman öfkelenmez, aksine sessizleşir, içlerine çekilir ve kendilerini sorgulamaya başlarlar.
🟡 “Neden ben böyleyim?”, “Ben normal değil miyim?”, “Annem babam beni artık sevmeyecek mi?” gibi derin ve sessiz acılar yaşarlar.
Bu tür duygular çocuğun hem kimlik gelişimini hem de öz değerini doğrudan etkiler.
Bu durumda aile olarak ilk yapmanız gereken şey:
Çocuğun bu suskunluğunu hafife almamak,
Ama duygunun içine düşmeden ona rehberlik etmektir.
🗨️ “Zorlanıyor olabilirsin, kendini yalnız hissedebilirsin. Ama biz seni eksik ya da yanlış biri olarak görmüyoruz. Ne yaşarsan yaşa, senin kimliğini onarabilmen için hep yanında olacağız.”
🟡 Burada amaç çocuğun acısını yok saymak değil, o acıyı taşıyabileceği bir güven ortamı sunmaktır.
Unutmayın: Çocuklar bazen ağlamaz, bağırmaz… Sadece susar.
Ama o sessizlikte sizi izler: “Annem hâlâ yanımda mı, babam beni hâlâ seviyor mu?”
Siz bu sorulara sözle değil, varlığınızla cevap verirsiniz.
Çocuğum “Allah beni böyle mi yarattı?” diye soruyor. Ne demeliyim?
Bu soru, çocuğun kimliğine dair yaşadığı karışıklığı sadece psikolojik değil, aynı zamanda manevi düzeyde de sorguladığını gösterir. Bu çok kıymetli ve doğru yönetilmesi gereken bir andır.
🟡 Eğer bu soruya belirsiz ya da kaçamak cevap verilirse, çocuk kendini “yaratılışta bir sorun olmuş gibi” algılayabilir. Bu da hem öz değerini hem inancını zedeler.
Bu soruya verilecek cevap:
Açık ve net olmalı,
Çocuğu suçlamamalı,
Ama kimliği sağlam temele oturtmalı.
🗨️ “Hayır, Allah seni eksiksiz ve özel olarak yarattı. Sana bir cinsiyet verdi ve bu cinsiyet senin sorumluluğundur. Bazen insanlar kendini farklı hissedebilir, bu normaldir. Ama hislerimiz, Allah’ın bizi nasıl yarattığını değiştirmez. Sen değerlisin, ama bu karışıklığı doğru anlaman için birlikte konuşmamız gerekir.”
Bu cevap:
Çocuğun inancını onarır,
Kendini bir “hata” olarak görmekten uzaklaştırır,
Aynı zamanda sağlıklı bir kimlik inşası için yol gösterir.
Unutmayın: Çocuk bu soruyu Allah’a değil, aslında size sorar.
Verdiğiniz cevap, onun yalnızca zihnine değil, kalbine de ulaşmalıdır.
Çocuğumun kardeşleri de etkilenir diye korkuyorum. Ne yapmalıyım?
Bu endişe son derece yerinde ve doğaldır. Çünkü aynı evde yaşayan çocuklar birbirlerinden etkilenebilir. Ama şunu bilmek gerekir:
🟡 Her çocuk aynı değildir. Her biri farklı mizaca, duygusal hassasiyete ve gelişim düzeyine sahiptir. Aynı ortamda büyümelerine rağmen, olaylara verdikleri tepkiler değişebilir.
📌 Yani bir çocukta gelişen kimlik karmaşası, diğer çocukta da olacak diye kesin bir kural yoktur.
Ama burada asıl önemli olan şey şudur:
Ailenin bu süreci nasıl yönettiği, kardeşlerin etkilenip etkilenmeyeceğini doğrudan belirler.
📍 Neye dikkat edilmeli?
Evde bu konu normalleştirilmeden ama dramatize de edilmeden ele alınmalı.
Diğer kardeşler, yaşlarına ve duygusal yapılarına göre ne kadar bilgilendirilecekse o kadarla sınırlı tutulmalı.
Olayın içeriği değil, ailenin duruşu kardeşler için model olur.
Anne ve baba bu konuda net, tutarlı ve sakin bir tutum sergilerse, çocuklar güvenli sınırlar içinde kalır.
🗨️ “Senin yaşadığın süreç özel bir durum. Diğer kardeşlerin bunu bilmek ya da anlamak zorunda değil. Onların neyi bilip neyi bilmemesi gerektiğine biz karar veririz. Seni de onları da korumak bizim görevimiz.”
📌 Kardeşlerin etkilenmesini engelleyen şey, “gizlemek” değil; net sınırlarla yürütülen bir aile tutumudur.
Evdeki huzuru, tutarlılığı ve rollerin dengesini korursanız, diğer çocuklar da bu süreci kendilerine ait olmayan bir durum olarak konumlandırırlar.
Çocuğum dış görünüşünü değiştiriyor. Saçını kestiriyor, kıyafetlerini değiştiriyor. Bu önemli mi?
Evet, önemlidir.
Çünkü ergenlikte çocuk yalnızca tarzını değil, kimliğini de arar. Özellikle cinsiyet kimliğiyle ilgili kafa karışıklığı yaşayan çocuklar, bu karışıklığı dış görünüşe yansıtarak dışarıdan “bir cevap” aramaya başlar.
🟡 Saç kesimi, bol ya da dar kıyafet tercihleri, renk seçimi, aksesuar kullanımı gibi detaylar çocuğun kimliğini nasıl algıladığının bir dışavurumu olabilir.
Bu davranışlar “sadece tarz değişimi” değil; çoğu zaman “Ben artık böyle hissetmek istiyorum” demenin dolaylı bir yoludur.
📌 Ne yapılmalı?
Bu durum asla küçümsenmemeli.
“Modadır geçer” denilmemeli, ama “yasaktır, yapamazsın” da denilmemeli.
Aile, hem açık iletişim kurmalı hem de net kimlik sınırlarını korumalıdır.
🗨️ “Kendini farklı göstermek istemen bize bir şey anlatıyor olabilir. Biz seni anlıyoruz. Ama bu süreçte seni cinsiyetine uygun, dengeli bir kimlikte güçlendirmek istiyoruz. Dış görünüşünü konuşabiliriz ama seni kendi doğandan uzaklaştıracak adımlara izin veremeyiz.”
📌 Kılık kıyafet, saç, tarz gibi dış değişiklikler çoğu zaman çocuğun iç dünyasında şekillenmekte olan bir kimlik arayışının işaretidir. Bu yüzden “görünüş” değil, altındaki ihtiyaç görülmelidir.
Eşimle bu konuda aynı fikirde değiliz. Ne yapmalıyız?
Bu süreçte anne ve babanın aynı dili konuşması çok önemlidir. Farklı düşünebilirsiniz ama çocuğun karşısında çatışma yaşamanız, onun daha fazla savrulmasına neden olur.
🟡 Çocuk, fikir ayrılığınızdan değil; ortak bir tutum göstermemenizden etkilenir.
🗨️ “Biz senin için en doğrusunu istiyoruz. Belki bazı konularda farklı düşünüyoruz ama senin kimliğini güçlendirmen konusunda ikimiz de kararlıyız.”
Gerekirse ebeveynler kendi içlerinde uzman desteğiyle ortak zemin oluşturmalıdır. Çünkü çocuk, en çok kararlı bir birlik görmeye ihtiyaç duyar.
Bu süreçte dua etmek işe yarar mı? Manevi destek nasıl olur?
Evet, dua hem çocuğun hem ailenin ruhunu besler. Ama dua tek başına yeterli değildir.
🟡 Manevi destek, sadece Allah’a yönelmek değil; çocuğun Allah’la ilişkisini sevgi temelli kurmasına yardımcı olmaktır.
Bu noktada özellikle dini hassasiyeti olan, sıcak, yargılamayan ama kararlı duruşa sahip bir abi ya da abla modeli, çocuğun kimliğini güçlendirmesinde çok etkili olabilir.
📌 Çünkü çocuklar:
Anne babayı “zorunlu rehber”,
Ama abi/ablayı “gönüllü örnek” olarak görür.
Onların sözleri, yaşam tarzları, duaları ve tavırları çocukta direnç değil kabul oluşturur.
✅ Nasıl bir abi/abla modeli?
17–25 yaş arası,
Dini değerlere bağlı ama dili yumuşak,
Giyimiyle, ifadesiyle, ibadetiyle çocukta “ben de böyle biri olabilirim” duygusu uyandıran,
Eğitici değil, eşlik edici biri olmalı.
Örneğin:
🧕🏼 Tesettürünü sevdirerek yaşayan bir abla,
🧔🏼 Cemaate giden ama kimseye yukarıdan bakmayan bir abi
bir çocuğun kimliğini ve Allah’la bağını onaran en güçlü etkilerdendir.
🗨️ “Allah seni seviyor, sen özelsin. Bazen insan karışık hissedebilir ama o his geçer. Gel birlikte Kur’an okuyalım, camiye gidelim, birlikte dua edelim.” gibi basit ama kalpten cümleler, çocuğun maneviyatla yeniden bağ kurmasına yardımcı olur.
📌 Aile çocuğa sadece “namaz kıl” dememeli; çocuğun kendinden biraz büyük ama sevdiği birinden “ben kılıyorum, sen de istersen gel” daveti almasını sağlamalıdır.
🟠 Unutmayın:
Bir dua bazen bir konuşmadan, bir örnek bazen yüzlerce uyarıdan daha etkilidir.
Çocuğa dua etmeyi sevdirmek için, önce dua eden birini sevdirmek gerekir.
Dijital içerikleri ne kadar kısıtlamalıyım? Tamamen yasaklamak çözüm mü?
Dijital dünya, bugün çocukların kimlik algısını en çok etkileyen ve yönlendiren alandır.
🟡 Özellikle cinsiyet kimliği ile ilgili kafa karışıklığı yaşayan çocuklar, YouTube videoları, animasyon diziler, influencer içerikleri ve sosyal medya platformlarında kimlik bozucu, yönsüzleştirici, normalleştirici mesajlara sıkça maruz kalmaktadır.
📌 Bu içeriklerde çoğu zaman:
Kadın-erkek rolleri karıştırılır,
Cinsiyet geçişleri özendirilir,
Mahremiyet sınırları silikleşir,
Farklılık, özgürlük adı altında süslenerek sunulur.
❗️Peki ne yapmalı?
🔴 Tümüyle yasaklamak genellikle işe yaramaz. Çünkü çocuk artık bu içeriklere gizli yollardan ulaşmaya çalışır ve aileye olan güvenini kaybedebilir.
🟡 Ama serbest bırakmak da kimliğin çözülmesini hızlandırır.
📌 En doğru yaklaşım: Denetimli özgürlük ilkesidir.
🧭 Aile nasıl yaklaşmalı?
🗨️ “Sana zarar verebilecek içeriklerden uzak durmanı istiyorum. Neleri izleyebileceğini birlikte değerlendireceğiz. Senin duygularını karıştıracak her şeyden seni korumak bizim görevimiz.”
Çocuğun ekran süresi sınırlandırılmalı,
Ne izlediği sık sık konuşulmalı,
YouTube algoritması değil, ebeveyn rehberliği çocuğa yön vermelidir.
Mümkünse çocuğun ilgi alanına uygun ama kimliğini destekleyen içerikler birlikte izlenmeli.
📌 Çünkü aile dijital dünyayı kontrol etmeye değil, çocuğun içerik karşısındaki bilinçli tutumunu inşa etmeye odaklanmalıdır.
🟠 Unutmayın:
Zihin neyle meşgul olursa, kimlik oraya doğru şekillenir.
Çocuğun ne izlediği, kim olmak istediğini doğrudan etkiler.
Diğer çocuklarım böyle değil. Neden sadece bu çocuğum böyle oldu?
Bu soru birçok annenin iç dünyasında taşıdığı bir sorgudur.
🟡 “Aynı evde büyüdüler, aynı değerleri verdik, ama sadece bu çocuğum böyle hissediyor. Neden?”
Cevap aslında çok insani ve çok doğal:
📌 Çünkü her çocuk aynı evde büyüse de,
Aynı duyguları yaşamaz,
Aynı olaylardan aynı etkilenmez,
Aynı mizaçla, aynı bağlanmayla, aynı duygusal altyapıyla gelişmez.
Bir çocuk:
Daha dışa dönük, güçlü, olaylara mesafeli yaklaşırken;
Diğeri daha duygusal, hassas, ait hissetmeye daha fazla ihtiyaç duyan bir yapıya sahip olabilir.
🟡 Kimlik karmaşası yaşayan çocuklar genellikle duygusal açıdan daha hassas, özdeşim ihtiyacı daha yüksek ve kendini kabul ettirmeye daha açık çocuklardır.
🗨️ “Senin kardeşlerinden farklı hissetmen seni eksik yapmaz. Bu, senin bazı şeyleri daha içeriden yaşadığını gösteriyor. Biz her çocuğumuza nasıl farklı yaklaşmamız gerekiyorsa, sana da öyle yaklaşacağız.”
📌 Aile ne yapmalı?
Kıyaslamaktan kaçınmalı: “Kardeşin böyle değil” cümlesi çocuğu yalnızlaştırır.
Öznel değerlendirme yapmalı: “Senin ne yaşadığını anlamaya çalışıyorum.”
Desteği ihtiyaca göre vermeli: Her çocuk aynı ilgiye değil, kendi ihtiyacına göre ilgiye ihtiyaç duyar.
🟠 Unutmayın:
Aynı ev, aynı anne baba, aynı kurallar… ama farklı çocuklar.
Farklılık eksiklik değil, sadece başka bir dilden iletişim ihtiyacıdır.
Çocuğum küçükken tacize uğramış olabilir mi? Bu yüzden mi böyle hissediyor?
Bu soru, bir ebeveyn için duyması ve düşünmesi en zor sorulardan biridir. Ama bazı durumlarda cinsel kimlik karmaşasının altında cinsel travmalar yatabilir. Bu bir yabancıdan gelmiş olabileceği gibi, oyun arkadaşı, akraba ya da dijital içerikler aracılığıyla da yaşanmış olabilir.
🟡 Çocuğunuzda:
Mahremiyetle ilgili aşırı rahatlık ya da aşırı utanç,
Uyku düzensizlikleri,
Takıntılı cinsel söylemler ya da davranışlar,
Kendine zarar verme eğilimleri varsa;
bu ihtimali sakince değerlendirmek gerekir.
🗨️ “Bazen çocukların başına istemedikleri şeyler gelmiş olabilir. Bu onların suçu değildir. Ama şimdi biz buradayız. Seni dinleriz, koruruz, birlikte iyileşiriz.”
Unutma: Gerçeği bilmek korkutur, ama bilmemek daha büyük zarar verir.
Sürekli dua ediyoruz ama değişen bir şey olmuyor. Manevi olarak eksik miyiz?
Hayır, eksik değilsiniz.
🟡 Dua etmek, acizliğin değil teslimiyetin göstergesidir. Ama dua aynı zamanda sorumlulukla birlikte yürütülmesi gereken bir içsel çağrıdır.
Sadece “ol deyince olsun” diye edilen dualar, çaba ile desteklenmezse çocukta da ailede de beklenen tesiri oluşturmayabilir. Allah, duanızı kabul etmiyor değil; bazen sizi sürecin içine daha bilinçli katmak istiyor olabilir.
📌 Bu noktada önemli olan şudur:
Dua etmek Allah’a bağlılığımızı gösterir,
Ama davranışlarımız, sabrımız ve aldığımız kararlar da Allah’a olan güvenimizin pratiğe dökülmesidir.
🗨️ “Biz sadece dua etmiyoruz, aynı zamanda üzerine düşünüyor, araştırıyor, doğru olan neyse onun için mücadele ediyoruz. Allah dualarımızı duyar. Ama biz de kulluğumuzu sadece sözle değil, gayretle gösteririz. İnşallah bu süreç de zamanla iyileşir.”
📌 Unutmayın:
Dua, tevekkülün dilidir.
Gayret, tevekkülün eylemidir.
Sabır, tevekkülün zamanıdır.
🟠 Aile, bu üçüyle birlikte hareket ettiğinde hem çocuğuna hem kendine manevi bir güç kaynağı oluşturur.
Çocuğum bana çok bağlı. Sürekli yanımda olmak istiyor. Bu iyi bir şey değil mi?
Bağlılık bir yere kadar güvenlidir. Ama çocuk annenin ruhuna yapışmış gibiyse, bu bireyleşemediği anlamına gelir. Özellikle cinsiyet karmaşası yaşayan çocuklar, anneyle kurduğu ilişki biçimini kendi kimliğinin temeli hâline getirebilir.
🟡 Aşırı bağımlı bağlanma, çocuğun kendi iç sesini duymasını zorlaştırır.
🗨️ “Seninle yakın olmamız beni mutlu eder ama senin kendine ait bir hayatın da olmalı. Kim olduğunu, ne hissettiğini kendi içinde keşfetmen gerekiyor. Hep yanında olurum ama senin adına yaşayarak değil.”
Anne, çocuğun duygusal limanı olmalı ama onun yerine rotayı çizmemelidir.
Çocuğum kendi cinsiyetinden biriyle uygunsuz davranışlarda bulundu. Bu ne anlama gelir?
Bu durum aile için elbette çok sarsıcıdır. Ancak böyle bir davranış, doğrudan çocuğun cinsiyet kimliğiyle ilgili kalıcı bir tanım anlamına gelmez.
🟡 Bu tür davranışların arkasında genellikle şunlardan biri ya da birkaçı olabilir:
Sınır ihlali: Çocuk mahremiyet eğitimi almamış ya da sınırlarını nasıl koruyacağını öğrenememiş olabilir.
Cinsel merak: Özellikle erken yaşta uygunsuz içeriklere maruz kalan çocuklar, gördüklerini anlamlandırmakta zorlanabilir.
Travmatik yansıma: Daha önce yaşadığı bir istismar ya da cinsel içerikli zorlayıcı deneyimi dışa vuruyor olabilir.
Yönlendirme veya taklit: Dijital platformlardan, sosyal çevreden ya da akranlarından gördüğü bir davranışı bilinçsizce tekrar ediyor olabilir.
📌 Aile olarak bu durumda yapılması gerekenler şunlardır:
Paniklemek yerine süreci soğukkanlılıkla ama ciddiyetle değerlendirmek,
Çocuğu utandırmamak, ama davranışı net bir şekilde sınırlandırmak,
Gerekiyorsa bir uzmanla görüşerek altta yatan nedenleri anlamaya çalışmaktır.
🗨️ “Bu yaptığın davranış doğru değildi. Ama seni yargılamayacağım. Çünkü neden böyle davrandığını anlamaya çalışmak istiyorum. Birlikte bu durumu konuşabiliriz ama bir daha böyle bir şeyin yaşanmasına izin veremem.”
📌 Burada çocuğa verilmesi gereken mesaj şudur:
“Sen kötüsün” değil,
“Yaptığın şey doğru değil ama biz seni anlamaya ve korumaya çalışıyoruz.”
Çünkü çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu şey suçlanmadan sınırlandırılmak, anlaşılmadan serbest bırakılmamaktır.
Çocuğumu kaybediyor gibi hissediyorum. Bu his normal mi?
Evet. Birçok anne-baba bu süreçte aynı duyguyu yaşar. “Çocuğum elimden kayıyor” hissi, aslında onun değiştiğini fark etmenin verdiği içsel bir sarsıntıdır. Ama unutmayın: bu his, bitiş değil fark ediştir.
🟡 Bu duygunun içinde pes etmek değil, yeniden bağ kurmak mümkündür.
🗨️ “Seni kaybetmekten korkuyorum ama sana ulaşmaktan da vazgeçmem. Zor bir süreçten geçiyorsun, ben de seninle birlikte öğreniyorum. Ama şunu bil: seni bırakmam.”
Çocuğun ihtiyacı mükemmel bir ebeveyn değil, vazgeçmeyen bir anne-babadır.
Çocuğum gerçekten böyle mi hissediyor, yoksa sadece dikkat çekmek için mi böyle söylüyor?
Bu, ailelerin en çok kafasını kurcalayan sorulardan biridir. Ama unutulmamalı ki; çocuklar böylesine karmaşık ve kırılgan bir konuyu sadece “ilgi çekmek” için dile getirmezler.
🟡 Bu sözlerin arkasında çoğu zaman kendini ifade etme ihtiyacı, anlaşılma isteği, içsel bir arayış vardır.
Yani bu ifadeler “oyun” ya da “kapris” olarak görülmemelidir.
Çocuk gerçekten karışık duygular içinde olabilir ama bunu nasıl anlatacağını bilemediği için bazen tepkisel, bazen yoğun duygusal davranabilir.
🗨️ “Ne hissettiğini tam olarak bilmiyor olabilirsin. Ama biz seni duymaya çalışıyoruz. Senin değerini davranışlarına göre değil, varlığına göre biliyoruz.”
Aile olarak önemli olan, çocuğu küçümsemeden ama sınırsız da bırakmadan yanında durmaktır.
İlgi göstermek başka, kimliği onaylamak başka şeydir. Siz ilgiyi verin ama kimliği sağlam temelde inşa etmesine rehberlik edin.
Herkesin çocuğu düzgün, bir tek benimki böyle. Bu çok zoruma gidiyor.
Bu duygu pek çok annenin içine düşen sessiz bir sitemdir. Ama şunu unutmayın:
🟡 Her çocuk kendi mizacıyla, kendi iç dünyasıyla ve kendi gelişim süreciyle büyür.
Aynı kurallarla büyüyen kardeşler bile aynı olmazken, başkalarının çocuklarıyla kıyas yapmak yalnızca sizi yıpratır ve çocuğunuzu sizden uzaklaştırır.
Bu süreçte odaklanmanız gereken şey:
Başka aileler değil, kendi çocuğunuzun neye ihtiyaç duyduğudur.
🗨️ “Seninle zorlandığım anlar olabilir ama seni kıyaslamam. Her çocuk farklıdır. Biz senin ne yaşadığını anlamaya çalışacağız ve sana özel bir yol çizeceğiz.”
Çocuk, annesinin karşısında kendini kıymetli hissettiğinde, değişim başlar.
O kıymet, kıyasla değil, koşulsuz sahip çıkmayla verili
Bu durumu kimse bilmiyor. Akrabalar, okul, komşular öğrenirse ne yaparız?
Bu çok haklı ve sahada sık karşılaşılan bir kaygıdır. Ama bu noktada dikkat edilmesi gereken iki şey vardır:
🟡 Birincisi: Bu durum herkesle paylaşılacak bir mesele değildir. Her çocuğun kimliği ve süreci mahremdir.
🟡 İkincisi: Süreci gizleyelim derken çocuğun duygularını da bastırmak doğru değildir.
Yani ne yayarak normalleştirmek, ne de bastırarak yok saymak gerekir.
Ama çocuğun yaşadığı bu süreci aile içi bir özel durum olarak ele almak, onu hem korur hem onarır.
🗨️ “Bu bizim özel meselemiz. Herkesin bilmesine gerek yok. Bu senin kimliğinle ilgili bir süreç ve biz bunu gizleyerek değil, saygıyla ve mahremiyetle yönetiriz. Başkalarına açıklama yapma zorunluluğumuz yok.”
Çocuk için en güvenli zemin; ne gizlendiğini hissedeceği, ne de herkesin bildiği bir ortamdır. Sessizlik değil, sınır korunarak yürütülen bir açıklık gereklidir.
Çocuğum bu konuyu konuşmaktan utanıyor, hep sustu. Nasıl yaklaşmalıyım?
Bu tür konular çocuğun hem duygusal hem ahlaki alanına dokunduğu için utanma çok sık görülür. Ama şunu unutmayın:
🟡 Utanç, çocuğun içsel değerlerini henüz kaybetmediğini gösterir.
Utanması, hâlâ neyin doğru neyin yanlış olduğunu kalbinde hissedebildiğini işaret eder. Bu çok kıymetli bir duygudur.
🗨️ “Bu konuyu konuşmak sana zor geliyor olabilir. Ama senin bu utancın bize şunu gösteriyor: Sen değerli bir insansın ve bazı şeylerin yanlış olduğunu hissediyorsun. Konuşmak istemiyorsan şimdi değil, ama hazır olduğunda buradayım. Suçlamak için değil, anlamak için dinleyeceğim.”
Aile bu utancı bastırmamalı, küçümsememeli, zorlamamalıdır.
Ama aynı zamanda sessizliği ilgisizlikle karıştırmamalıdır.
📌 Unutmayın: Utanç, iyiliğe açılan bir iç kapıdır. Siz o kapının önünde saygıyla beklemeyi bilirseniz, çocuk bir gün kendisi açar.
Çocuğumun cinsiyetine uygun oyuncak, kıyafet ve ilgi alanlarını özellikle seçmeli miyim?
Evet, kesinlikle seçmelisiniz.
Bu bir yönlendirme değil; kimlik inşasında rehberliktir.
🟡 Çünkü çocuk kendi kimliğini “hissettiği” duygularla değil, temas ettiği sembollerle, maruz kaldığı modellerle ve içinde büyüdüğü değerlerle oluşturur.
📌 Kız çocuğun narinliği, zarafeti ve merhameti desteklenmeli;
📌 Erkek çocuğun gücü, koruyuculuğu ve sorumluluğu beslenmelidir.
Bu nedenle:
Kıyafet seçiminde renk, tarz ve ifade dili önemlidir.
Oyuncak seçiminde sembolik roller gözetilmelidir.
Etkinlikler çocuğun doğuştan gelen cinsiyetine uygun olacak şekilde yapılandırılmalıdır.
🗨️ “Senin kız/erkek olarak yaratılman bizim için kıymetli. Kimliğini bu şekilde güçlendirmek için sana uygun oyunlar, kıyafetler ve davranışlar konusunda biz yön gösterici olacağız. Bu seni sınırlamak değil, desteklemek içindir.”
📌 Unutmayın:
Kimlik, boş bırakıldığında inşa edilmez;
Kararlı, sevgi dolu ve bilinçli ebeveyn tutumuyla kurulur.
Cinsel kimlik karmaşası olan çocuğuma cinsiyetini söylemeli miyim? “Sen erkeksin/kızsın” demek baskı olur mu?
Hayır, bu bir baskı değil; çocuğun zihinsel ve duygusal dünyasına netlik kazandırmaktır.
🟡 Çocuk, duygularına göre değil; doğuştan gelen cinsiyetine göre bir kimlik inşa etmelidir.
Eğer cinsiyeti söylenmez, hatırlatılmaz ve görünür kılınmazsa; çocuk neye göre kimlik kuracağını bilemez, duygularının peşinden gitmeye başlar.
📌 Bu yüzden çocuğa, yumuşak bir dil ama net bir duruşla, doğuştan sahip olduğu cinsiyet söylenmeli ve kimliğinin bu temelde şekillenmesi gerektiği öğretilmelidir.
🗨️ “Sen erkeksin/kızsın. Bu senin cinsiyetin. Hislerin karışık olabilir ama kimliğin, doğduğun cinsiyete göre şekillenmeli. Biz de bu konuda sana güvenli bir yol göstereceğiz.”
Bu ifade:
Ne bastırıcıdır,
Ne serbest bırakıcıdır,
Çocuğun iç dünyasına hem netlik, hem güven verir.
📌 Unutmayın:
Çocuk için en büyük iyilik, duygularına kimlik görevi yüklememektir.
Kimlik, hislere değil; cinsiyete ve kararlı aile tutumuna göre inşa edilmelidir.
Çocuğumun bu hâli başka çocuklara da zarar verir mi? Kardeşlerini ya da arkadaşlarını etkiler diye korkuyorum.
Bu soru birçok ailenin içine attığı ama dile getiremediği bir kaygıdır.
🟡 “Acaba diğer çocukları da etkiler mi?”,
🟡 “Kardeşine kötü örnek olur mu?”,
🟡 “Arkadaş çevresinde bu durum yayılır mı?”
Bu kaygı yer yer haklıdır ama doğru yönetilmediğinde hem çocuğun hem de evin ruhsal dengesi bozulur.
📌 Aile bu noktada şunları bilmelidir:
Kimlik karmaşası yaşayan çocuk, saldırgan ya da zarar verici bir niyetle değil; çoğu zaman kendi duygularını çözmeye çalışırken etkileşim kurmak ister.
Ancak duygularını kontrol edemediği ve sınırları net olmadığı için yanlış davranışlar gösterebilir, mahremiyet ihlali riskleri oluşabilir.
Bu yüzden süreç “zararsızdır” diye boş bırakılmamalı ama “tehlike” gibi de sunulmamalıdır.
🗨️ “Bazen insanın içinde ne olduğunu anlaması zaman alabilir. Bu senin için de zor bir dönem olabilir. Ama evimizde herkesin kendini güvende hissetmesi çok önemli. Kardeşinle ve diğer çocuklarla arandaki mesafenin sağlıklı olması, senin için de onlar için de iyi olur. Biz sana bu konuda destek olacağız.”
📌 Bu cümle:
Çocuğa “sen kötüsün” mesajı vermez,
Ama “sınır koymak bizim görevimiz” mesajını da kararlı şekilde içerir,
Aynı zamanda çocukta “suçluyum” duygusu oluşturmaz,
Rehberlik eden, ilişkiyi koruyan ve düzenleyici bir duruş sergiler.
🟠 Unutma:
Çocuk en çok “yargılanmadan yönlendirildiği” yerde gelişir.
Sınır konmalı ama utançla değil; sevgi ve güven ortamında yapılmalıdır.
Çocuğumun arkadaşlarına kendini farklı tanıttığını duyuyorum. Ne yapmalıyım?
Bu durum birçok ailenin içine kapanarak yaşadığı, ama çocuğun kimlik gelişimi açısından mutlaka üzerinde durulması gereken bir durumdur.
🟡 Çocuklar, kendi cinsiyetlerini ya da isimlerini değiştirerek tanıtıyorsa; bu çoğu zaman kendine duyduğu yabancılık hissinin bir dışa vurumudur.
Bu, sadece dikkat çekme değil, aidiyet arayışıyla oluşturulan geçici bir savunmadır.
📌 Ancak bu davranış, çocuğun kalıcı bir kimlik değişimine sürüklenmeden önce dikkatle fark edilmeli ve güvenli bir şekilde yapılandırılmalıdır.
📎 Aile ne yapmalı?
Doğrudan “duydum, biliyorum” diyerek çocuğu mahcup etmemeli,
Ama duymamış gibi susarak da süreci göz ardı etmemelidir.
En doğrusu: dolaylı ama açık bir dil kullanmak ve çocuğun içini kapatmayan bir rehberlik sunmaktır.
🗨️ “Bazen bazı çocuklar, arkadaş ortamında farklı görünmek isteyebiliyor. Kendini o an için daha rahat hissettiği için… Ama doğduğun cinsiyetle barış içinde olmak, insanın içini en çok rahatlatan şeydir. Biz de bu konuda sana destek olacak yollar biliyoruz.”
Bu yaklaşım:
Yüzleştirme içermez,
Çocuğun mahremiyetini korur,
Ve onu gizli saklı kimlikler kurmaya değil, güvenli şekilde inşa etmeye yönlendirir.
❗️ Mutlaka ne yapılmalı?
Bu süreçte aile tek başına kalmamalı.
📌 Çocuk mutlaka:
Muhafazakâr bir bakış açısına sahip,
Biyolojik cinsiyeti esas alan,
Kimlik karmaşasını normalleştirmeyen,
Aileyle birlikte çalışan bir uzman klinik psikolog ile süreci yürütmelidir.
🟠 Çünkü bazen evde söylenen her şey “anne baba nasihatı” gibi duyulur,
Ama uzmanla yürütülen süreç çocuğun kimliğini içeriden toparlamasını kolaylaştırır.
📌 Unutma:
Kimliğini gizleyen çocuk suçlu değildir.
Ama kimliğini gizleyerek kendini yitirmemesi için aile doğru yerde, doğru şekilde durmalı ve uzman desteğiyle süreci yönlendirmelidir.
Çocuğum artık Allah’a inanmadığını söylüyor. Bu cinsiyetle ilgili karmaşasıyla mı bağlantılı? Ne yapmalıyım?
Bu ifade her anne babayı sarsar. Ama bilinmeli ki çocukların bu yaşlarda “Allah’a inanmıyorum” demesi çoğu zaman gerçek bir inkârdan değil;
🟡 İçsel karmaşa, utanma, kendini suçlama ve “beni Allah böyle mi yarattı?” gibi anlam arayışlarından kaynaklanır.
📌 Yani aslında çocuk, Allah’tan değil; kendisinden uzaklaştığını ifade etmektedir.
Bu noktada çocuğa kızmak ya da baskı kurmak, onu Allah’tan daha da uzaklaştırır.
Ama doğru bir dille yapılan açıklama, hem kimliğini hem inancını yeniden onarır.
📎 Aile nasıl yaklaşmalı?
Suçlayıcı değil, duyguyu taşıyan bir sesle konuşulmalı.
“Sen nasıl böyle konuşursun!” denmemeli, ama “bunlar geçer” diyerek de önemsizleştirilmemeli.
🗨️ “İnsan bazen kendini karışık hissettiğinde Allah’tan da uzaklaşabilir. Ama bu uzaklık Allah’ın seni terk etmesi değil, senin içinde olup biten bir karmaşadır. Allah seni hâlâ seviyor ve toparlamanı bekliyor. Biz de bu süreçte seninle birlikteyiz.”
Bu cümle çocuğun hem Allah’a yeniden yakınlaşmasını sağlar,
hem de kendini affedilmiş, kabul edilmiş hissettirir.
❗️ Mutlaka yapılmalı:
Bu aşamada aile mutlaka:
Allah’ı korkutucu değil, sevdirici bir dilde anlatan,
Maneviyatı kimlik gelişiminin temeline oturtan,
Cinsiyet algısını zedeleyen çağdaş söylemlere mesafeli duran,
Ve aile değerlerini önemseyen bir uzman klinik psikolog ile birlikte süreci yönetmelidir.
🟠 Çünkü bu noktada yalnızca psikolojik destek değil;
maneviyatı doğru konumlandıran, çocuğu yormadan yönlendiren bilinçli bir uzman desteği gerekir.
📌 Unutma:
Çocuğun inançtan kopma isteği çoğu zaman Allah’tan değil, kendine yönelttiği suçluluk duygusundan kaynaklanır.
Ailenin görevi, çocuğun hem inancını hem kimliğini yeniden güvenle inşa etmesine yardım etmektir.
Çocuğum sürekli YouTube’daki içerik üreticilerini izliyor. Giyimi, konuşması, tarzı onlara benzemeye başladı. Ne yapmalıyım?
Bu durum, sahada çok sık karşılaşılan ama birçok ailenin başta önemsemediği, sonra ise endişeyle fark ettiği ciddi bir meseledir.
📌 Günümüzde YouTube, TikTok ve sosyal medya platformları sadece eğlence sunmaz; aynı zamanda çocuklara kimlik, değer, beden, cinsiyet ve hayat tarzı hakkında güçlü mesajlar verir.
Ve ne yazık ki bu mesajların çoğu:
Cinsiyet rollerini silikleştiren,
Mahremiyet duygusunu örseleyen,
Kimliği duyguya, tarzı kimliğe dönüştüren,
Ve çocuğa “sen nasıl hissediyorsan osun” gibi ideolojik mesajlar veren içeriklerle doludur.
🟡 Çocuk bu içerikleri izledikçe, kendisini tarzla, görünüşle, bedeniyle tanımlamaya başlar.
Bir süre sonra giyimi, konuşması, jest ve mimikleri, hatta duruşu bile içerik üreticilerine benzemeye başlar.
📎 Peki aile bu durumda ne yapmalı?
Öncelikle çocuğun bu kişilere duyduğu ilgiyi yargılamadan anlamaya çalışmalı.
Ama bu ilgiyi “boş bir heves” diyerek asla küçümsememeli.
Ekranı kapatmak yerine, bilinçli ve yönlendirici bir müdahale yapılmalıdır.
🗨️ “İzlediğin bazı kişiler sana farklı görünüyor olabilir. Ama biz senin kendi cinsiyetine uygun bir şekilde güçlü olmanı, kendine ait olmanı istiyoruz. Her izlediğin şey sana iyi gelmez. Neyi izlediğini birlikte değerlendirebiliriz.”
📌 Sınır koyarken şefkatli, anlatırken net, yön verirken kararlı olunmalıdır.
❗️ Ne yapılabilir?
✅ Çocuğun ilgi duyduğu alanları göz önüne alarak, ona cinsiyetine uygun ama içerik olarak güvenilir alternatifler sunulabilir.
✅ Rol model olarak izleyebileceği, mahremiyet bilinci olan, sınırları bilen, kimlik inşasına zarar vermeyen genç figürler önerilebilir.
✅ Aile, çocuğun izlediği şeylerden haberdar olmalı; gerekirse izlediği videoları birlikte izleyip rehberlik etmelidir.
📌 Unutmayın:
Çocuk kime bakarsa onun gibi düşünür,
Kime özenirse onun gibi yaşamak ister,
Kimi severse onun gibi olmak ister.
🟠 YouTube bir kimlik okulu hâline gelmişse, aile bu eğitimi sadece denetleyerek değil, yönlendirerek yönetmelidir.
Çocuğum sürekli YouTube’daki içerik üreticilerini izliyor. Giyimi, konuşması, tarzı onlara benzemeye başladı. Ne yapmalıyım?
Bu durum, sahada çok sık karşılaşılan ama birçok ailenin başta önemsemediği, sonra ise endişeyle fark ettiği ciddi bir meseledir.
📌 Günümüzde YouTube, TikTok ve sosyal medya platformları sadece eğlence sunmaz; aynı zamanda çocuklara kimlik, değer, beden, cinsiyet ve hayat tarzı hakkında güçlü mesajlar verir.
Ve ne yazık ki bu mesajların çoğu:
Cinsiyet rollerini silikleştiren,
Mahremiyet duygusunu örseleyen,
Kimliği duyguya, tarzı kimliğe dönüştüren,
Ve çocuğa “sen nasıl hissediyorsan osun” gibi ideolojik mesajlar veren içeriklerle doludur.
🟡 Çocuk bu içerikleri izledikçe, kendisini tarzla, görünüşle, bedeniyle tanımlamaya başlar.
Bir süre sonra giyimi, konuşması, jest ve mimikleri, hatta duruşu bile içerik üreticilerine benzemeye başlar.
📎 Peki aile bu durumda ne yapmalı?
Öncelikle çocuğun bu kişilere duyduğu ilgiyi yargılamadan anlamaya çalışmalı.
Ama bu ilgiyi “boş bir heves” diyerek asla küçümsememeli.
Ekranı kapatmak yerine, bilinçli ve yönlendirici bir müdahale yapılmalıdır.
🗨️ “İzlediğin bazı kişiler sana farklı görünüyor olabilir. Ama biz senin kendi cinsiyetine uygun bir şekilde güçlü olmanı, kendine ait olmanı istiyoruz. Her izlediğin şey sana iyi gelmez. Neyi izlediğini birlikte değerlendirebiliriz.”
📌 Sınır koyarken şefkatli, anlatırken net, yön verirken kararlı olunmalıdır.
❗️ Ne yapılabilir?
✅ Çocuğun ilgi duyduğu alanları göz önüne alarak, ona cinsiyetine uygun ama içerik olarak güvenilir alternatifler sunulabilir.
✅ Rol model olarak izleyebileceği, mahremiyet bilinci olan, sınırları bilen, kimlik inşasına zarar vermeyen genç figürler önerilebilir.
✅ Aile, çocuğun izlediği şeylerden haberdar olmalı; gerekirse izlediği videoları birlikte izleyip rehberlik etmelidir.
📌 Unutmayın:
Çocuk kime bakarsa onun gibi düşünür,
Kime özenirse onun gibi yaşamak ister,
Kimi severse onun gibi olmak ister.
🟠 YouTube bir kimlik okulu hâline gelmişse, aile bu eğitimi sadece denetleyerek değil, yönlendirerek yönetmelidir.
Dilersen bu sorunun görsel tablosunu da hazırlayabilirim. Hazırsan 37. soruya geçelim mi?
Şunu dedin:
BU SORUYU YAPTIK MI BAKAR MISIN?
ChatGPT:
Evet, hemen kontrol ediyorum.
Şimdiye kadar 36. sırada şu sorular çalışıldı:
🔹 İlk versiyon (eski 36. soru):
➤ Çocuğum yaşamak istemediğini söylüyor. Bu cümleyi nasıl anlamalıyım? Ne yapmalıyım?
❌ Senin isteğinle bu soru kaldırıldı ve yerine sahada daha sık karşılaşılan bir soru önerildi.
🔹 Yeni olarak çalıştığımız 36. soru:
➤ Çocuğum sürekli YouTube’daki içerik üreticilerini izliyor. Giyimi, konuşması, tarzı onlara benzemeye başladı. Ne yapmalıyım?
✅ Bu sorunun Müjde Yahşi ilkelerine uygun açıklayıcı cevabı, dijital içeriklerin kimlik inşası üzerindeki etkisi vurgulanarak detaylı şekilde yazıldı.
✅ Sınır koyma, yönlendirme, rol model sunma ve uzman desteği gibi çözüm yolları eklendi.
✅ “YouTube bir kimlik okulu hâline gelmişse, aile bu eğitimi yönlendirmelidir.” mesajı ile sona erdi.
📌 Özetle: Bu soruyu henüz önceki listelerde kullanmadık. Şu anda ilk defa 36. soru olarak kapsamlı biçimde çalışmış olduk.
Hazırsan 37. soruya geçebilirim. Devam edelim mi?
Şunu dedin:
DEVAM
ChatGPT:
Harika, şimdi aynı özenle ve Müjde Yahşi ilkelerine uygun şekilde 37. soruya geçiyorum. Bu soru sahada giderek daha sık duyulan, ama ailelerin açıklamakta zorlandığı çok önemli bir meseleyi kapsıyor:
Çocuğumun davranışları okulda dikkat çekiyor. Öğretmeni ima etti, çok utanıyorum. Ne yapmalıyım?
Bu durum birçok annenin yüreğini sıkıştıran bir gerçekliktir.
🟡 Okul gibi sosyal ortamlarda çocuğun farklı davranışları, giyimi, konuşması ya da tavırları ya akranlar tarafından alay konusu olur ya da öğretmenler tarafından fark edilir — ama çoğu zaman üstü örtülü şekilde dile getirilir.
📌 Aile bu durumu duyduğunda:
Bir yandan mahcubiyet hisseder,
Diğer yandan ne yapacağını bilemez.
Ancak bu süreçte aile ne utanarak susmalı, ne de savunmaya geçip inkâr etmelidir.
En doğrusu: durumu net şekilde fark etmek, ama bunu çocukla yüzleştirmeden çözüm üretmektir.
📎 Aile ne yapmalı?
🗨️ “Bazen çocuklar duygularını dışarıya yansıtırken farkında olmadan dikkat çekici davranışlarda bulunabilir. Bu senin değerini azaltmaz ama toplumda daha rahat ve huzurlu hissetmen için bazı şeyleri birlikte konuşmamız gerekir.”
Bu cümle:
Suçlamaz,
Utandırmaz,
Ama çocuğun davranışının sosyal karşılığını anlamasına yardımcı olur.
📌 Aile, okul ortamını da göz önünde bulundurarak çocuğun:
Giyinişini,
Arkadaşlarıyla ilişkilerini,
Ses tonunu, mimiklerini ve dil kullanımını izlemeli,
ve gerekiyorsa okul rehberlik birimiyle işbirliği kurmalıdır.
❗️ Mutlaka yapılmalı:
✅ Çocukla yüzleştirme değil, dolaylı farkındalık oluşturma konuşmaları yapılmalı.
✅ Çocuk, “okulda senin hakkında konuşuldu” gibi yıkıcı ifadelerle değil;
🟢 “Bazı şeyleri birlikte gözden geçirelim, bu senin daha huzurlu hissetmen için önemli” gibi bir dille desteklenmeli.
✅ Süreç mutlaka kimlik gelişimini destekleyen bir uzman klinik psikolog ile eşgüdüm içinde yürütülmelidir.
📌 Unutma:
Okuldan gelen sinyal, sorunun başlangıcı değil, ailenin harekete geçmesi gereken işarettir.
Utanmak değil; fark etmek, anlamak ve yön vermek gerekir.
Çocuğum değişsin diye uğraşıyoruz ama biz de ne yapacağımızı bilemiyoruz. Belki de önce biz yardım almalıyız, doğru mu?
Evet, kesinlikle doğru.
🟡 Çocuğun yaşadığı kimlik karmaşası çoğu zaman sadece çocuğun bireysel sorunu değildir.
Evdeki iletişim şekli, anne-baba rolleri, duygusal bağlanma biçimleri ve mahremiyet eğitimi gibi birçok unsur bu süreci doğrudan etkiler.
📌 Bu nedenle sadece “çocuğu değiştirelim” demek yetmez.
Aile, önce kendi tutumlarını gözden geçirmeli, gerekiyorsa önce kendisi destek almalıdır.
📎 Aile ne yapmalı?
Ebeveynler birbirini suçlamadan,
“Biz nerede netleşmeliyiz?” sorusunu sorarak,
Gerekirse önce ebeveyn danışmanlığı alarak yol haritasını oluşturmalıdır.
🗨️ “Bazen çocukların sağlıklı ilerleyebilmesi için önce biz yetişkinlerin kararlı ve net olması gerekir. Biz de bu konuda destek alacağız, çünkü sana sağlam bir yön verebilmek istiyoruz.”
Bu yaklaşım çocuğa:
Güven verir,
Sorumluluğu birlikte taşıma duygusu kazandırır,
Ailenin samimiyetini gösterir.
❗️ Mutlaka dikkat edilmeli:
Bu süreçte destek alınacak uzman:
✅ Çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış,
✅ Biyolojik cinsiyeti temel alan,
✅ Kimlik karmaşasını sıradanlaştırmayan,
✅ Ve aile ile işbirliği içinde çalışan bir klinik psikolog olmalıdır.
📌 Unutma:
Çocuğu toparlamak, önce kendini netleştirmiş bir anne-babayla mümkündür.
Aile değişirse, çocuk zaten değişir.
Çocuğum aynı cinsiyetten bir arkadaşıyla sürekli sarılıyor, el ele tutuşuyor, yalnız kalmak istiyor. Bu normal mi? Ne yapmalıyım?
Bu tür arkadaşlıklar, özellikle ilkokul ve ergenliğe geçiş döneminde çok sık görülür.
🟡 Çocuklar bu yaşlarda en çok “anlaşılmak, sevilmek, ait olmak” ister.
Bazı arkadaşlıklar duygusal olarak yoğun yaşanabilir. Bu doğal bir süreçtir.
Ancak bu yakınlıklar:
Sürekli fiziksel temas,
Özel zaman geçirme ısrarı,
Başkalarına kapalı bir bağ hâline geliyorsa…
artık sadece arkadaşlık değil, çocuğun kimliğini şekillendirme alanına dönüşüyor olabilir.
📎 Aile nasıl yaklaşmalı?
Çocuğu asla suçlamadan ama sınır çizerek konuşmak gerekir.
🗨️ “Bazen bir arkadaşımıza çok yakın hissedebiliriz. Bu seni kötü yapmaz. Ama bazı bağlar, bir süre sonra bizi duygusal olarak zorlamaya başlar. Sen fark etmesen bile, bu yakınlık seni kendi kimliğinden uzaklaştırabilir. Biz senin bu bağı fark etmeni ve dengede kalmanı istiyoruz.”
Bu cümle:
Çocuğa “yanlış yapıyorsun” demez,
Ama “bu bağ seni dönüştürmesin” uyarısını yapar.
📌 Çünkü çocuk çoğu zaman zarar görmüyor gibi hissetse de, bu tür ilişkiler çocuğun kimliğini yavaş yavaş yerinden oynatabilir.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Çocukla konuşurken:
“O sana zarar verir” değil,
“Bu bağ seni fark etmeden etkileyebilir” denilmeli.
✅ Süreçte okul rehberliği ile iletişimde olunmalı.
✅ Ve mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış, cinsiyet temelli gelişimi önemseyen bir klinik psikolog eşliğinde süreç yürütülmelidir.
📌 Unutma:
Zarar, her zaman acı vererek değil;
yavaşça kimliği esneterek de gelir.
Ailenin görevi, duyguyu bastırmadan ama sınır koyarak kimliği korumaktır.
Çocuğumun arkadaş çevresi çok farklı. Kimliklerini zorlayan, sınır tanımayan çocuklarla arkadaşlık kuruyor. Müdahale etmeli miyim?
Evet, mutlaka müdahale etmelisiniz.
🟡 Çünkü çocuklar arkadaşlarını sadece oyun arkadaşı olarak değil, kimlik modeli olarak da görürler.
Bir çocukla sürekli vakit geçiren başka bir çocuk, zamanla onun:
Konuşma tarzını,
Giyinme biçimini,
Düşünme şeklini,
Hayata bakışını,
farkında olmadan içselleştirir.
📌 Özellikle sınır tanımayan, cinsiyet rollerini bulanıklaştıran, kuralsız ya da özgürlük adı altında kimliği esneten arkadaşlıklar, çocuğun karakterini değil, kimliğini dönüştürür.
📎 Peki aile ne yapmalı?
Öncelikle bu arkadaşlıkları “yasak” gibi değil, “öncelikli konuşulması gereken bir mesele” gibi ele almalı.
Çocuğa, “o çocuk kötü” demeden, bu ilişkinin onu nasıl etkileyebileceğini fark ettirmeye çalışmalı.
🗨️ “Arkadaşlık çok kıymetli ama kimle arkadaşlık ettiğin zamanla senin de düşünme ve hissetme biçimini etkiler. Biz senin kimliğine iyi gelecek insanlarla bağ kurmanı istiyoruz. Her arkadaş seni güçlendirmez.”
Bu cümle:
Yargılamaz,
Ama yön verir.
Ve çocuğa “senin arkadaşın değil, senin geleceğin beni ilgilendiriyor” mesajını verir.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Çocuğun arkadaş çevresi sürekli izlenmeli.
✅ Zorlayıcı arkadaşlıklar yerine, cinsiyetine uygun kimlik gelişimini destekleyen çevreler oluşturulmalı.
✅ Gerekirse sosyal çevre yavaşça değiştirilerek, maneviyatı güçlü ve aileyle benzer değerlere sahip kişilerle teması artırılmalı.
✅ Ve bu süreç mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog ile birlikte yönetilmelidir.
📌 Unutma:
Kimlik en çok arkadaşlıklar üzerinden şekillenir.
Aile, çocuğun arkadaşlarını değil; arkadaşların çocuğu nasıl şekillendirdiğini fark etmeli ve buna göre rehberlik etmelidir.
Yakınlarımız çocuğuma “kız gibi konuşuyorsun”, “erkek gibi davranıyorsun” diye şaka yapıyor. Nasıl yaklaşmalıyım? Çocuğuma ne demeliyim?
Bu tür sözler, şaka gibi görünse de çocuğun kimliğinde kırılma noktası oluşturabilir.
🟡 Çünkü çocuk dışarıdan gelen her yorumu sadece bir espri olarak değil, “ben gerçekten böyle miyim?” sorusunun cevabı gibi algılar.
Özellikle cinsiyete dair yapılan imalı ifadeler — “erkek gibi yürüme”, “kız gibi konuşma”, “sen kız mısın erkek misin belli değil” gibi cümleler — çocuğun kendisini sorgulamasına, içine kapanmasına ya da kendini savunmaya çalışmasına yol açabilir.
📎 Aile nasıl davranmalı?
Bu tür şakaları asla normalleştirmemeli.
“Boşver, büyüyünce geçer” dememeli.
Şakayı yapan kişiyi yargılamadan ama net bir ifadeyle uyarmalıdır.
🗨️ “Bu tür espriler masum görünse de çocuğun zihninde yer eder. Onun kişiliği henüz gelişiyor, duygusal olarak etkilenebiliyor. Lütfen bu konuda daha hassas olalım.”
Ve sonra mutlaka çocukla birebir, sakin ve güvenli bir ortamda konuşulmalı.
📌 Çocuğa ne denmeli?
🗨️ “Biri sana öyle söylediği zaman üzülmüş olabilirsin. Ama bu onların seni tam anlamamasıyla ilgili. Senin doğuştan gelen bir kimliğin var. Bazen insanlar düşünmeden konuşur. Biz seni tanıyoruz ve kimliğini seviyoruz.”
Bu cümle:
Çocuğun suçluluk hissetmesini engeller,
Utancını alır,
Aileye olan güvenini pekiştirir.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Yakın çevreyle sınır koyan ama kırıcı olmayan bir dil geliştirin.
✅ Şaka olarak başlayan şeyin çocuğun dünyasında nasıl bir yara açabileceğini anlatın.
✅ Ve bu gibi durumlarda süreci mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog ile birlikte yürütün.
📌 Unutma:
Ailenin görevi sadece çocuğu yetiştirmek değil, onu dış etkilerden koruyacak güçlü bir çember oluşturmaktır.
O çemberin dili net, kalbi şefkatli olmalı.
Çocuğumuz daha küçük ama kimliksel karışıklık belirtileri gösteriyor. Fakat eşim ‘abartıyorsun, dikkat çekmek istiyor, zamanla geçer’ diyerek durumu inkar ediyor. Ne yapmalıyım?
İnkar özellikle babalar sahada çok sık görülür.
🟡 Genellikle anneler duygusal sezgileriyle çocuktaki karışıklığı ilk fark eden kişilerdir.
Fakat bazı babalar (veya bazı anneler), çocuğun davranışlarını:
“Geçici bir merak”,
“Şımarıklık”,
Ya da “dikkat çekme çabası” olarak yorumlayabilir.
📌 Peki eş neden inkâr eder?
Bu, genellikle kötü niyet değil; baş edemediği duyguları bastırma mekanizmasıdır.
🟡 “Bu gerçekse ben çok kötü hissederim”
🟡 “Çocuğumda böyle bir sorun olamaz”
🟡 “Buna sebep olduysam ben ne olacağım?”
🟡 “Bunu konuşursak herkes duyabilir, rezil oluruz”
Bu gibi iç korkular, eşin dışarıya “gereksiz büyütüyorsun” gibi görünen bir inkârla tepki vermesine neden olur.
📌 Ama çocuk küçükse, risk daha büyüktür:
🟡 Bu yaşta çocuk neyin doğru, neyin yanlış olduğunu duygularına göre değil, aile ortamına göre öğrenir.
🟡 Eğer anne süreci fark ediyor ama baba engel oluyorsa, çocuk tek taraflı bağlanma, duygusal karmaşa ve rol model belirsizliği yaşar.
Bu da zamanla kimlik dağınıklığına dönüşebilir.
📎 Bu durumda eşle nasıl konuşulmalı?
🗨️ “Şu an sana her şey normal gibi geliyor olabilir. Ama biz bu durumu fark ettiğimizde birlikte yol almazsak, sonra çok geç olabilir. Ben seni suçlamıyorum ama çocuğumuzu bu karmaşayla baş başa bırakamayız. Sen ne kadar güçlü durursan, o kadar toparlar. Ama sessiz kalırsan sadece bana değil, ona da zarar veririz.”
Bu cümle:
Eşe yargılayıcı değil, sorumluluk verici bir dille yaklaşır,
Süreci “karı-koca çatışması” olmaktan çıkarıp, “anne-baba görevi” hâline getirir,
Erken müdahale edersek “düzeltilebilir” inancını canlı tutar.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Çocuk küçükse onunla doğrudan yüzleşmek değil, anne ve baba olarak tutumu gözden geçirmek gerekir.
✅ Özellikle baba sürece kararlı biçimde dahil edilmelidir.
✅ Ebeveynler birlikte çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış, cinsiyet temelli çalışan bir klinik psikolog ile görüşmelidir.
📌 Unutma:
Çocuğun kimliği, anne ve babasının birlikte durduğu yöne göre şekillenir.
Eğer siz iki ayrı yere bakarsanız, çocuk yön değil yalnızlık hisseder.
Kız çocuğum bana çok düşkün. Sürekli benimle kalmak, benimle uyumak istiyor. Bu durum cinsiyet gelişimini etkiler mi?
Evet, etkileyebilir.
🟡 Kız çocukları için anne, hem ilk bağlanma figürü hem de ilk özdeşim kaynağıdır. Ama bu bağ, sağlıklı sınırlarla ilerlemiyorsa, çocuk kendi kadın kimliğini ayrı bir birey olarak inşa etmekte zorlanır.
📌 Eğer anneyle olan ilişki:
Aşırı duygusal bir yapıya dönüştüyse,
Sürekli birlikte uyuma, anneden ayrılmakta zorlanma,
Kendi odasını reddetme,
Anneye ait eşyaları ve dikkatini paylaşamama hâline geldiyse;
bu durum kız çocuğunun ayrışamayan bir kimlik geliştirmesine neden olabilir.
📎 Aile nasıl davranmalı?
Anne bu bağı ölçülü hâle getirmek zorundadır.
Çocuğa, hem sevilmeye devam ettiğini hem de ayrı bir birey olduğunu aynı anda hissettirmelidir.
🗨️ “Seni çok seviyorum, birlikte vakit geçirmek beni de mutlu ediyor. Ama artık senin kendi odanda uyuman, kendi alanını kurman çok önemli. Bu seni hem güçlendirir hem de büyüdüğünü hissettirir. Ben her zaman yakındayım ama senin adına yaşamam doğru olmaz.”
Bu cümle:
Sevgiyi azaltmadan sınır koyar,
Çocuğa anneden bağımsızlaşma fırsatı verir,
Kimliğin kendi içinde gelişmesine zemin oluşturur.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Kız çocuğun kişisel alanı teşvik edilmeli (oda, masa, kıyafet vb.),
✅ Anne ilgisini dengeli dağıtmalı, çocuğu “tek merkez” hâline getirmemeli,
✅ Baba figürü sürece mutlaka duygusal olarak dahil edilmeli,
✅ Ve süreç mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog eşliğinde desteklenmelidir.
📌 Unutma:
Yakınlık kimliği besler ama aşırılık kimliği silikleştirir.
Anne, çocuğu sevgiyle sarıp aynı anda sınırla beslediğinde, kimlik güvenle büyür.
Çocuğumla ilgili sınıfta bazı söylentiler çıkmış. Arkadaşları “farklı” olduğunu konuşuyormuş. Ne yapmalıyım?
Bu durum aile için hem üzücü hem de utanç verici olabilir.
Ama unutulmamalı ki bu gibi söylentiler görmezden gelinirse çocuğun hem kimliği hem de sosyal güveni zarar görebilir.
🟡 Çocuğun davranışları sosyal çevrede dikkat çekmeye başladıysa, bu durum mutlaka fark edilmeli; ama çocuk suçlanmadan, mahcup edilmeden ele alınmalıdır.
📎 Aile nasıl yaklaşmalı?
🗨️ “Bazen okulda çocuklar birbirini anlamadan konuşabiliyor. Bu da seni üzmüş olabilir. Ama biz seni tanıyoruz ve bu süreçte sana rehberlik edeceğiz. Kendini koruman, kimliğini netleştirmen ve güvenle yol alabilmen için senin yanındayız.”
Bu cümle:
Kimliğin zayıf olduğu izlenimini vermez,
Çocuğu savunmaya itmez,
Aileyi kararlı, şefkatli ve yön gösteren bir duruşla ortaya koyar.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Okul rehberlik servisiyle temas kurulmalı,
✅ Çocuğun arkadaş ilişkileri gözlemlenmeli,
✅ Mahremiyet, iletişim ve sosyal sınırlarla ilgili aile içi düzenlemeler yapılmalı,
✅ Ve süreç mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog eşliğinde yürütülmelidir.
📌 Unutma:
Aile çocuğu utanmadan ama savrulmasına da izin vermeden desteklemelidir.
Çocuk, ailesinin neyi onaylayıp neyi koruduğunu net olarak hissettiğinde, dışarıdaki seslere değil, evdeki duruşa tutunur.
Çocuğum eskiden dua ederdi, namaz kılardı. Şimdi hiç istemiyor. Dini şeylerden uzaklaşması kimliğiyle mi ilgili olabilir mi?
Evet, olabilir.
🟡 Özellikle cinsel kimlik karmaşası yaşayan çocuklarda sıkça görülen şeylerden biri de, zamanla ibadetten, dua etmekten, manevi ortamlardan uzaklaşma eğilimidir.
📌 Bunun temel sebebi çoğu zaman:
Allah’tan utanma,
Kendini eksik ya da yanlış hissetme,
“Ben böyleyken Allah beni kabul eder mi?” gibi bir iç sorgudur.
Bazen de çevresindeki dini kimlikli kişilerin onu yargılayacağını düşünmesidir.
📎 Aile ne yapmalı?
Bu uzaklaşmayı baskıyla değil, anlayışla ama kararlılıkla ele almalı,
İbadetleri hatırlatırken sadece “vazife” değil, iç huzur ve bağ kurma yönünden anlatmalı.
🗨️ “İnsanın bazen kalbi karışınca ibadet etmek de zor gelir. Ama Allah bizi karışık hâlimizle de duyar. Biz senin bu süreçte hem kendini toparlamanı hem de Allah’la bağını koparmamanı istiyoruz. Zorla değil ama birlikte denemek istersen yanındayız.”
Bu ifade:
Çocuğun inancını onarmaya zemin hazırlar,
“Kötü birisin” değil, “bağ kurmaya yeniden başlayabilirsin” mesajı verir.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Namaz, dua, Kur’an gibi ibadetler “önce kendini düzelt, sonra kıl” mantığıyla sunulmamalı,
✅ Çocuğa maneviyatın bir “ceza veya telafi sistemi” değil, bir “iyileşme yolu” olduğu hissettirilmelidir.
✅ Bu süreç mutlaka maneviyatı sevdiren, çocuğun inancını kırmadan rehberlik eden, çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog eşliğinde yürütülmelidir.
📌 Unutma:
Çocuğun ibadetten uzaklaşması, çoğu zaman kalbinin değil; kimliğinin yorgunluğudur.
Aile, bu bağın yeniden kurulması için ceza değil, şefkat ve yön gösterme ile yaklaşmalıdır.
Çocuğumun telefondan uygunsuz içerikler izlediğini fark ettim. Ne yapmalıyım? Onunla bu konuyu konuşmalı mıyım?
Hayır, çocuğu bu konuda doğrudan yüzleştirmemelisiniz.
🟡 Böyle bir konuşma:
Çocuğu derin bir utanç duygusuna sürükler,
Kendini suçlu, aşağılanmış ya da ifşa olmuş hissedebilir,
Ve özellikle mahremiyet algısı zaten zedelenmişse bu yüzleşme daha büyük bir içsel çöküntüye yol açar.
📌 Aile bu durumda ne yapmalı?
Sessizce ama bilinçli şekilde önlemler almalı,
Cihaz kullanımı ve ekran süresi sınırlandırılmalı,
Uygulama denetimleri ve filtreleme sistemleri kurulmalı,
Ama tüm bunlar çocuğun mahremiyetini ihlal edecek bir “suçüstü” hissiyle değil; arkadan, sakin ve yapılandırıcı bir şekilde yapılmalıdır.
🗨️ “Biz evde teknolojiyi daha sağlıklı kullanmak için bazı değişiklikler yapacağız. Bu hepimiz için geçerli. Telefon ve internet kullanımına biraz daha dikkat edeceğiz.”
Bu tarz cümleyle:
Çocuğu suçlamazsınız,
Ama mesajı net şekilde vermiş olursunuz.
❗️ Mutlaka yapılması gereken:
📌 Böyle bir durum fark edildiğinde aile kendi başına süreci yönetmeye çalışmamalı.
Mutlaka:
✅ Çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış,
✅ Mahremiyet hassasiyeti olan,
✅ Cinsiyet temelli kimlik gelişimini destekleyen bir klinik psikolog eşliğinde profesyonel destek alınmalıdır.
📌 Unutma:
Bu tür bir içerikle yüzleşen çocuk bazen yıllarca hiçbir şey söylemez ama içinde derin bir kırılma yaşar.
Ailenin görevi konuşarak değil, mahremiyeti koruyarak ve uzmanla çalışarak çocuğu toparlamaktır.
Çocuğum hep karşı cinsle arkadaşlık kuruyor. Kendi cinsiyetinden arkadaşları yok gibi. Bu bir sorun mu, müdahale etmeli miyim?
Evet, müdahale edilmelidir.
🟡 Çünkü arkadaşlık sadece oyun ve sosyalleşme değil; aynı zamanda çocuğun kimliğini inşa ettiği bir alanı temsil eder.
📌 Çocuklukta ve ergenlikte kurulan arkadaşlıklar:
Özdeşim kurma,
Rol öğrenme,
Beden dili geliştirme,
Sosyal güven oluşturma sürecidir.
🟡 Eğer çocuk sürekli karşı cinsle arkadaşlık kuruyorsa:
Kendi cinsiyetine ait rol modelleri gözlemleyemez,
Aidiyet duygusu geliştiremez,
Zamanla kendi cinsiyetine yabancılaşabilir.
Bu durum “masum bir tercih” gibi görünse de kimlik gelişimi açısından uzun vadede ciddi riskler taşır.
📎 Aile ne yapmalı?
Sert yasaklar koymadan ama mutlaka yönlendirerek hareket etmeli,
Çocuğa doğrudan “senin arkadaşların yanlış” demek yerine, alternatif ortamlar ve kişiler sunarak doğal geçişi desteklemelidir.
📌 Öğretmenle iş birliği şarttır.
✅ Özellikle sınıf öğretmeniyle görüşülmeli ve şu alanlarda destek istenmelidir:
Grup etkinliklerinde çocuğun kendi cinsiyetinden akranlarla eşleştirilmesi,
Takım çalışmaları, oyunlar ve sınıf içi sorumluluklarda aynı cinsiyetten çocuklarla aynı alana düşmesi,
Sosyal ilişkilerin fark ettirmeden yapılandırılması.
🟢 Bu müdahaleler çocuğun farkına varmadan yönlenmesini sağlar ve dışsal etkiyle değil, içsel uyumla kimliğini netleştirmesine destek olur.
❗️ Ayrıca:
✅ Ev ortamında da kardeş, kuzen veya komşu gibi kendi cinsiyetinden modellerle bağ kurması teşvik edilmeli,
✅ Süreç mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog rehberliğinde yürütülmelidir.
📌 Unutma:
Arkadaşlık bir tercihten öte, bir kimlik aynasıdır.
Aile ve öğretmen iş birliğiyle çocuğun doğru kimlikte güçlenmesini sağlayacak sosyal çevre bilinçle hazırlanmalıdır.
Çocuğum “herkes böyle olmuş, bunda kötü bir şey yok ki” diyor. Bu durumu normalleştirmesinden çok korkuyorum. Ne yapmalıyım?
Bu cümle, kimlik karmaşası yaşayan çocukların çok sık sarıldığı savunma cümlelerinden biridir.
Ama unutulmamalıdır ki:
📌 “Herkes” dediği çoğu zaman birkaç kişi,
📌 “Yaygın” dediği çoğu zaman sadece çevresindeki küçük bir azınlıktır.
Ama bu azınlık, yüksek görünürlük ve dijital etkilerle çoğunluk gibi görünür.
🟡 Bu da çocuğun algısını çarpıtarak:
“Ben de böyle hissediyorsam normalim”
yanılgısına sürükler.
📎 Aile nasıl yaklaşmalı?
🗨️ “Bazen küçük bir grup çok gibi görünür olabilir. Bu yüzden çevrendekilerden bazısının öyle görünmesi, dünyanın tamamı öyleymiş gibi hissettirebilir. Ama gerçek böyle değil. Biz hakikate göre yön bulmanı istiyoruz, yanıltıcı görüntüye göre değil.”
Bu cümle:
“Sen yanlışsın” demeden yön gösterir,
Görüntünün değil hakikatin ölçü olduğunu vurgular,
Aile duruşunu net ve kararlı şekilde ifade eder.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Çocuğun çevresi yeniden yapılandırılmalı,
✅ Dijital içerik etkileri sınırlanmalı,
✅ Ve süreç mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog eşliğinde yürütülmelidir.
📌 Unutma:
Sen çocuğuna kimlik ile birlikte, doğru bakış açısını da kazandırmalısın.
Kız çocuğum öğretmenine ya da tanıdığı bir kadına aşırı hayranlık duyuyor. Sürekli onu konuşuyor, mektuplar yazıyor. Bu bir sorun mu, kimliği etkiler mi?
Evet, dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
🟡 Özellikle kız çocuklarında kendi cinsiyetinden bir büyüğe duyulan bu yoğun hayranlık:
Başta doğal gibi görünse de,
Zamanla duygusal bağlılıkla karışırsa,
Ve çocuğun kendi kimliğini geri plana atıp o kişi üzerinden yaşamaya başlamasına neden olursa,
bu durum kimlik gelişiminde yön kaymasına zemin hazırlayabilir.
📌 Bu tarz bağlanmalar uzun süre kontrolsüz devam ederse:
Çocuk kendini o kişinin gölgesinde var etmeye çalışabilir,
Benlik gelişimi durabilir,
Özdeşim bağı kimlik kaymasına dönüşebilir.
📎 Aile nasıl konuşmalı?
🗨️ “Öğretmenini sevmen çok güzel. O gerçekten değerli biri. Böyle insanlara hayran olmak doğal. Ama sevgi de ölçülü olmalı, kontrollü olmalı. Çünkü seni sen yapan şey, sadece başkasına hayran olman değil; kendi özelliklerini de fark etmen ve onları güçlendirmendir.”
Bu cümle:
Sevginin değerini küçümsemeden,
Ama duygunun sınırlarını netleştirerek,
Aile rehberliğini açık ve onarıcı biçimde yansıtır.
❗️ Ne yapılmalı?
✅ Duygu daha da yoğunlaşıyorsa dikkatlice gözlemlenmeli,
✅ Çocuğa başka sosyal figürlerle de temas kurabileceği ortamlar sunulmalı,
✅ Özellikle duygunun “özel bağ” ya da “takıntı” hâline gelmemesi için süreç mutlaka çocuk ve aile terapisi alanında uzmanlaşmış, kimlik gelişimini cinsiyet temelli ele alan bir klinik psikolog eşliğinde değerlendirilmelidir.
📌 Unutma:
Güçlü hayranlık, yönsüz bırakılırsa kimliğe yerleşebilir.
Senin görevin onu kırmadan ama savrulmasına da izin vermeden, kendine yönelmesini sağlamaktır.
Çok kötü tepki verdi. Ne demeliyiz, nasıl düzeltmeliyiz?
Ebeveyn olarak bu cümleyi söylediğinizde aslında niyetiniz açık:
🟡 “Çocuğum bu durumun içinde kalmasın. Onarılsın, toparlansın, yanlış bir yola girmesin.”
Bu kesinlikle yerinde bir niyettir.
Ama bazen ifadede doz kaçtığında, çocuk bunu “beni hasta görüyorlar” gibi algılar ve savunmaya geçer.
📌 Burada yapılması gereken şey niyetten vazgeçmek değil; ifadeyi yeniden konumlandırmaktır.
📎 Aile nasıl yaklaşmalı?
🗨️ “Biz sana destek almam gerektiğini söyledik çünkü seni bu karmaşanın içinde bırakamayız. Bu senin suçun değil ama bu durum seni zedeliyor. Biz seni değiştirmek değil, kimliğini korumak istiyoruz. Bu yüzden bir uzman eşliğinde yol almamız gerektiğini düşünüyoruz.”
Bu cümle:
Ebeveynin rehberlik sorumluluğunu açıkça ortaya koyar,
Çocuğu memnun etmeye değil, doğruya yönlendirmeye odaklanır,
Suçlayıcı değil ama kararlı ve sahiplenen bir duruş taşır.
❗️ Neden bu kadar net olmalı?
Çünkü çocukların çoğu aile desteğini sınamak ister:
“Beni gerçekten kabul ediyorlar mı, yoksa beni değiştirip rahatlamak mı istiyorlar?”
Ebeveynin görevi bu soruya hem sevgiyle hem sorumlulukla cevap vermektir.
🟠 Doğru duruş şu şekilde kurulmalı:
“Seni olduğun gibi seviyoruz” → ❌ Ama olduğu gibi bırakmak değil.
“Bu senin suçun değil” → ✅ Ama bu hâlinde kalmana da izin veremeyiz.
“Sana yardım etmek istiyoruz” → ✅ Ama bunun için yol gösterecek bir uzmanla ilerlemek zorundayız.
📌 Unutma:
Aile, çocuğu rahatlatmak için kendi duruşundan vazgeçmemeli.
Asıl sevgi, çocuğun hoşuna gidecek cümlelerde değil; onu iyileştirecek adımlarda gizlidir.